İlk yerleşimlerle birlikte kentsel yaşamın önemli ve ayrılmaz bir parçası olan tarım, Sanayi Devrimi ile birlikte kent içinden dışarı çıkmış, ancak savaş dönemlerinde nüfusun gıda ihtiyacını karşılama amacıyla tekrar önem kazanmıştır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra kentsel tarıma yönelik ilgi ve eğilim artmış, 2000’lerde ise kamusal politikalar çerçevesinde ele alınmaya başlanmıştır. Kentsel tarım “hanehalkı düzeyinde işlemelerden ticarileştirilmiş tarıma kadar geçimlik üretim ve işleme” biçimlerini kapsayan bir kavram olarak kent içinde ve çeperinde “yoğun bitki yetiştiriciliği ve hayvancılık yoluyla gıda ve diğer ürünlerin yetiştirilmesi, işlenmesi ve dağıtılması” olarak tanımlanmaktadır. Bu makale ise, Covid-19 pandemi dönemi ile birlikte daha da önem kazanan ve gıda güvenliği, gıdaya erişim ve ekosistem kavramı bağlamında kentsel tarım kavramını tarihsel bağlamda ele almaktadır. Kentsel tarım içinde bulunduğu kent için “gıda ve beslenme güvenliği”, “ekonomik”, “çevresel kalite” ve “ekosistem” açısından birçok fayda sağlamaktadır. Özellikle gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde kentsel tarım, gıdaya erişim konusunda ekonomik eşitsizliği ve gıda adaletsizliğini azaltmaya ve yerel kalkınmayı sağlamaya yönelik bir yaklaşım da olarak değerlendirilmektedir. Çevresel kalite ve ekosistem açısından ise kentsel tarım; biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi, kentlerde ısı adalarının ve karbon emisyonu oluşumunun azaltılması, kentin hava kalitesinin artırılması ve kentsel atıklar ile atık suların değerlendirilmesi ile kentin sürdürülebilirliğine katkı sağlamaktadır.
Agriculture, which was an important and inseparable part of urban life with the first settlements, spread out of the city with the Industrial Revolution, but gained importance again to meet the food needs of the population during war periods. Particularly after the 1990s, interest in urban agriculture increased, and in the 2000s, it was addressed in public policies. Urban agriculture is defined as “the growing, processing and distributing of food and other products through intensive plan cultivation and animal husbandry in and around cities” in and around the city and encompasses “subsistence production and processing from household-level processing to commercialized agriculture”. Therefore, this article focuses on the concept of urban agriculture and its benefits in terms of “food and nutritional security”,“economy”, access to food, “environmental quality” and “ecosystem” which have become more important with the Covid-19 pandemic. Especially in developing and underdeveloped countries, urban agriculture is also seen as an approach to reduce economic inequality and food injustice and to ensure local development. In terms of environmental quality and ecosystem, it contributes to the sustainability of the city by maintaining biological diversity, reducing heat islands and carbon emissions, increasing air quality, and reusing urban waste and wastewater.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 14 Nisan 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 13 Sayı: 35 |