COVID-19 salgını küresel ölçekte etkisini artırarak pandemi sürecini oluşturarak kentsel yaşamın dinamiklerinde değişime neden olmuştur. Kentsel yaşam dinamikleri esasında, COVID-19 pandemisinin kent-mekân ilişkisinin etkisi önem kazanmıştır. Bu kapsamda 240 kişiye yönelik uygulanan anket çalışması ile Covid-19 pandemi süreci öncesi ve sonrası yeşil alan kullanım deneyimleri ve alışkanlıklarında ortaya çıkan farklılıklar incelenmiş ve Ki-kare istatistiki yöntem ile anket sonuçları değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda yeşil alanların yeni bir anlam kazandığı ve kentsel mekân içerisindeki erişilebilirliği, işlevleri, sınıflandırılması ve kullanıcı deneyimlerinin planlama çalışmaları içerisinde yer almasının bir gereklilik olduğu ortaya çıkmıştır. Çalışmanın sonuçları ile dirençli kentler oluşturma noktasında COVID-19 pandemi etkilerinin planlama çalışmalarında kazandığı anlam ve bu anlamın uygulanabilmesi çerçevesinde nasıl değerlendirileceğine ve dikkat edilmesi gereken hususlar irdelenmiştir. Bu çalışma ile elde edilen sonuçların planlama çalışmalarında kaynak olarak kullanılması kentsel yaşam kalitesinin artırılması ve dirençli kentler oluşturma hedeflerine ulaşılması açısından hedefler ortaya konulmaktadır.
Yok
The COVID-19 epidemic has increased its impact on a global scale and created the pandemic process, causing a change in the dynamics of urban life. On the basis of urban life dynamics, the effect of the city-space relationship of the COVID-19 pandemic has gained importance. In this context, the differences in green space usage experiences and habits before and after the Covid-19 pandemic process were examined with a questionnaire applied to 240 people, and the survey results were evaluated with the chi-square statistical method. As a result of the evaluation, it has been revealed that green areas have gained a new meaning and it is a necessity to include accessibility, functions, classification and user experiences in the urban space in planning studies.With the results of the study, the meaning of the effects of the COVID-19 pandemic in the planning studies at the point of creating resilient cities and how to evaluate this meaning within the framework of its application and the points that need attention are examined. Objectives are set in terms of using the results obtained with this study as a resource in planning studies, increasing the quality of urban life and achieving the goals of creating resilient cities.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Şehir ve Bölge Planlama |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Ekim 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 16 Sayı: 45 |