Öz
Amaç: Dünya genelinde yapılan araştırmalarda burun cerrahilerinin yalnızca % 10’u sadece fonksiyona bağlıyken, geri kalanının görsel değişikliği amaçladığı bildirilmiştir. Kozmetik rinoplasti için giderek artan istek dünyanın belli kısımlarında ileri bilimsel değerlendirme gerektirmektedir. Düşük özbeğeni, olumsuz vücut imajı ile ilgili anksiyete ve bazı psikolojik kişisel özellikler (mükemmelliyetçilik veya obsessif-kompulsif, bipolar ve psikozun diğer özellikleri) estetik cerrahi için motivasyon oluşturabilir. Mevcut çalışmamız, rinoplasti hastalarımızda demografik değişkenleri (yaş, cinsiyet, evlilik, eğitim seviyesi, çocuk sahibi olma) ve psikolojik değişkenleri (daha önce psikiyatrik tedavi almış olma veya psikiyatrik tedavisinin devam etme durumu) değerlendirmektedir.
Yöntem: Çalışmamızda 99 hasta değerlendirilmiştir ve hastalarımızın hepsi kliniğimize estetik amaçlı rinoplasti için başvuran hastalardır. Bu çalışma değişkenleri demografik değişkenleri (yaş, cinsiyet, evlilik, eğitim seviyesi, çocuk sahibi olma) ve psikolojik değişkenleri (daha önce psikiyatrik tedavi almış olma veya psikiyatrik tedavisinin devam etme durumu) içermektedir.
‘Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği’ (RBSÖ) ve ‘Sosyal Görünüş Kaygı Ölçeği’ (SGKÖ) ile skorlama sonrası değişkenlerle olan anlamlılık sorgulanmıştır.
Bulgular: Olguların ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası RBSÖ puanlarında gözlenen artış istatistiksel değerlendirmede anlamlı kabul edilmiştir (p<0.001). Bu da ameliyatın RBSÖ ölçeğine dayanarak olumluluk göstergesi olarak kabul edilebilir.
Olguların ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası SGKÖ puanlarında gözlenen düşüş istatistiksel verilerde anlamlılık arz etmiştir (p<0.001). Bu da ameliyatın SGKÖ ölçeğine dayanarak olumluluk göstergesi olarak kabul edilebilir.
Sonuç: Çalışmamızda bazı parametrelerin, genel geçer kabul gören bazı hipotezleri destekler tarzda olduğu görülürken, bazı parametlerin ise sanılanın aksine benlik saygısı veya sosyal görünüş kaygısı üzerinde etkili olmadığını saptadık.