İslâm fıkhında zan, fıkhın hem usûlü hem de fürû‛una ait meselelerden biridir. Usûlde zan, hükmün kaynağı olması açısından, fürû’ da ise zannî bilginin fıkıhtaki etkileri açısından incelenmektedir.
İslâm hukukunda asıl olan, tüm inanç ve davranışların kesin bir dayanağının olmasıdır. Fakat kesinliğe ulaşılmayan durumlarda özellikle davranışlara ve amellere ait meselelerde zan ile amel etmek de yeterli görülmüştür. Ancak bu zannın salt şüphe halinden ibaret olmaması ve kişide bir kanaat oluşturması gerekir. Buna doktrinde galebetü’z-zann denilmektedir.
Zan, birden çok anlama sahip bir kelime olduğundan ve tüm anlamlarıyla âyet ve hadislerde kullanıldığından, ilk asırlarda bazı bilginler tarafından diğer bilgi mertebeleri olan şek ve vehim ile karıştırılmıştır. Bu sebeple zannın hiçbir hükmünün olmadığı görüşü ortaya çıkmıştır. Fakat tarihsel süreç içerisinde bu görüş terkedilmiş ve zannın özellikle amel konularında hükümler doğurduğu konusu genel kabul görmüştür.
Zanla amel edebilmek için kişide zan ifade eden bir bilgi düzeyi olmalıdır. Bu durumun oluşmasında müctehid ile herhangi bir mükellef arasında kısmen fark vardır. Bu sebeple önce müctehid için zan halinin oluşması ele alınmış akabinde normal bir mükellefin karşılaşabileceği zan hali araştırılmıştır.
Bu çalışmada önce zannî bilginin epistemolojik ve hukuki mahiyetinin ortaya çıkarılması için gayret edilmiş elde edilen sonuçlarla zanla amel ilişkisinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Ocak 2021 |
Gönderilme Tarihi | 6 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 7 Sayı: 1 |
A Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2017'den bu yana TR DİZİN ULAKBİM tarafından taranmaya başlamıştır. Ayrıca, Citefactor, Rootindex, DRJI index, ResearchBib, Sobiad İndex, Scientific Indexing Services, İdealonline ve Eurasian Scientific Journal Index gibi ulusal ve uluslararası indexler tarafından da taranmaktadır. İsam ve Base Bielefeld Academic Search tarafından taranmaktadır.