Klasik fıkıh kitaplarının yazıldığı zamanlarda muayene ve teşhis için yeterli teknik donanım olmadığından fukaha, âdet döngüsünü tespit edebilmek amacıyla çoğunlukla, âdet ve temizlik dönemlerinin asgari ve azami sürelerini, konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgileri olan rivayetlerle belirleme yoluna gitmiştir. Özellikle Hanefî mezhebinde âdet ve temizlik dönemlerinin asgari ve azami süreleri, dinin belirlediği miktarlar olarak kabul edilmiş, konuyla ilgili tıbbi açıklamalar, kadının kanaati ve örf (sosyal veri), hükme giden sürecin dışında bırakılmıştır. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinde ise Hanefî mezhebinden farklı da olsa asgari ve azami süreler belirlenmiş olmakla birlikte kadının âdet kanamasıyla özür kanamasını birbirinden ayırt etme yetisine (temyize) de önem verilmiştir. Öte yandan, çevrelerindeki kadınların âdet düzenlerini de araştıran fakihler, elde ettikleri bilgileri hükme varırken örfi delil olarak kullanmışlardır. Bu da Hanefî mezhebiyle diğer mezhepler arasında önemli bir usûl farkı ortaya çıkarmıştır. Fakihlerin, âdet döngüsündeki asgari ve azami sürelerin tespitiyle ilgili delillerine bakıldığında aslında bu belirlemenin dinî bir sabite olmayıp tamamen içtihadi olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla konuyla ilgili güncel tıbbi ve sosyal verilerle söz konusu hükümlerin tekrar değerlendirilmesine her dönemde ihtiyaç vardır.
Due to the lack of technical equipment for examination and diagnosis at the time when the classical fiqh (İslamic jurisprudence) books were written, the fuqaha (Islamic jurists), in order to determine the menstrual cycle, often resorted to determining the minimum and maximum durations of menstruation and purity based on narrations that had direct or indirect relevance to the subject. Especially in the Hanafi madhhab (school of thought), the minimum and maximum durations of menstruation and purity were accepted as durations determined by the religion, and medical explanations, the opinion of the woman, and custom related to the subject have been excluded from the process leading to judgment. In the Shafi'i, Maliki, and Hanbali madhhabs, as in the Hanafi madhhab, minimum and maximum durations in the menstrual cycle are determined, although the durations may differ. However, in these madhhabs, importance is also given to the ability to distinguish (temyiz) between menstrual bleeding and non-menstrual bleeding. On the other hand, fuqaha who investigated the menstrual cycles of women in their surroundings used the information they obtained as customary evidence when reaching a judgment. This has revealed an important methodological difference between the Hanafi madhhab and other madhhabs. When examining the evidence of the fuqaha regarding the determination of the minimum and maximum durations in the menstrual cycle, it is understood that this determination is not a religious constant but entirely ijtihad (based on independent reasoning by an expert in fiqh). Therefore, there is a need to re-evaluate these rulings with the current medical and social data in every era.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 10 Sayı: 2 |
A Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2017'den bu yana TR DİZİN ULAKBİM tarafından taranmaya başlamıştır. Ayrıca, Citefactor, Rootindex, DRJI index, ResearchBib, Sobiad İndex, Scientific Indexing Services, İdealonline ve Eurasian Scientific Journal Index gibi ulusal ve uluslararası indexler tarafından da taranmaktadır. İsam ve Base Bielefeld Academic Search tarafından taranmaktadır.