Sanat tarihi boyunca plastik bir hacimlendirme aracı olan ışık ve gölge, çağdaş sanatta eseri oluşturan malzemelerden biri olarak sanat nesnesine dönüşmüştür. Resmin ögelerinden biri olan ışık ve gölgenin sanatta kullanımı dönemlere ve sanatçılara göre değişiklik göstermiştir. Kimi zaman plastik birer öge olarak betimlenen ışık-gölge kimi zaman sembolik anlamları öne çıkarılarak kullanılmış, Çağdaş sanatta ise yapıbozuma uğratılarak sanatı oluşturan malzemelerden birine dönüştürülmüştür. Çağdaş sanat, nesneyi dönüştürerek yeni malzemelerin kullanımını olanaklı hale getirirken, her türden malzemeyi sanat nesnesi olarak kullanmış ve malzemedeki hiyerarşiyi ortadan kaldırmıştır. Çağdaş sanatın malzemeye olan bu yaklaşımı konu içinde geçerli olmuş, her şeyin sanatın konusu olması ile birlikte sanatta öteden beri var olan “yüksek sanat” algısı da sarsılmıştır. Çağdaş sanatta her şeyin, sanatın malzemesine ve konusuna dönüşmesi sanat alanını ve tanımını genişletmiştir. Sanat alanı ve tanımındaki bu genişleme malzemeyle birlikte çağdaş sanatçıların kişisel bellekten-toplumsal hafızaya, felsefeden-psikolojiye kadar geniş bir konu yelpazesi ile işler üretmelerini sağlamıştır. Bu bağlamda çalışmada, Platon’un “mağara alegorisi” ve Jung’un “gölge arketipi” kavramlarının yeniden yorumlandığı, ışık ve gölgenin ise sanat nesnesi olarak kullanıldığı enstalasyonlara odaklanılmıştır. Bu enstalasyonlarda gölge ve onun oluşmasını sağlayan ışığın malzeme olarak kullanılması üzerinde durularak çağdaş sanatta ışık ve gölgenin, konu ve kompozisyon için feda edilen birer araç olmaktan çıkarak nesne olarak yeniden değer kazanması üzerinde durulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 11 |