16. yüzyıl hem Osmanlı Devleti için hem de klasik Türk edebiyatı için bir dönüm noktası özelliği taşımaktadır. Çünkü başlangıçtan beri Arap ve Fars edebiyatının etkisinde kalan klasik Türk edebiyatı bu dönemde kendi karakteristik özelliklerini bulmuş ve en verimli dönemini yaşamıştır. Bu yüzyılda gerek nazım gerekse nesir alanında önemli sanatçılar yetişmiş ve önemli eserler ön plana çıkmıştır. Bu eserlerden birisi de Celâl-zâde Sâlih Çelebi tarafından kaleme alınan “Cevâmi’ü’l-hikâyât ve Levâmi’ü’r-rivâyât” isimli mensur hikâye külliyatıdır. Eser, Muhammed Avfî’nin Farsça olarak derlediği eserinin Celâl-zâde Sâlih Çelebi tarafından yapılmış aynı adla tercümesidir. Çevirisi 15 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan bu eserde irili ufaklı 1848 adet hikâye bulunmaktadır. Bu hikâyeler dışında eserde İran’ın mitolojik döneminde yaşamış hükümdarların hayat hikâyeleri, Emevî halifeleri, Abbasî halifeleri gibi İslam tarihi için önemli kişiliklerin yaşamlarından kesitler de yer almıştır. Aynı zamanda dünyadaki “yedi iklim”de yaşayan Çinliler, Türkler, Rumlar gibi milletlerin yaşadıkları coğrafyalar ve özellikleri anlatılmıştır.
Celâl-zâde Sâlih Çelebi Cevâmi’ü’l-Hikâyât Levâmi’ü’r-Rivâyât
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Kitap Tanıtımları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 2 |