Objective: Nausea and vomiting are the most frequently reported symptoms of pregnancy. It is regarded an unpleasant but normal part of pregnancy, which is usually seen during the first and second trimesters. The aim of this study is to determine the frequency of nauseavomiting in pregnant women, the factors affecting nausea and vomiting and the methods of coping with this situation.
Material and Method: Our study was conducted with 233 pregnant women followed in the Obstetrics and Gynecology policlinic/clinic of a hospital in Ankara. In order to collect data, a questionnaire consisting of 3 parts: socio-demographic characteristics, obstetric characteristics and an evaluation form for nausea and vomiting during pregnancy was used, and categorical variables were compared.
Results: Although most of the pregnant women (%75.1) experienced nausea/vomiting, but most of them did not take any pharmacological treatment. It has been determined that the complaint of nausea was most common during the day and vomiting was most common in the morning hours. It has been observed that nausea and vomiting are mostly triggered by the odours of food, perfumes and detergents. It has been stated that nausea and vomiting affect daily routine activities and the relationship with the spouse. Pregnant women who experienced nausea/vomiting in their previous pregnancies (p<0.001) and those who stated that they experienced similar complaints in their mother/sister’s pregnancy (p=0.030) also experienced more nausea/vomiting in present pregnancy. Women who smoke (p=0.050) and housewives (p=0.006) were found to have more vomiting in their pregnancies.
Conclusion: Considering the high prevalence of nausea and vomiting in early pregnancy, it is necessary to increase the evidence to guide the practice in this area, and health professionals should be aware of the evidence in the practices they suggest about coping methods for pregnant women.
Amaç: Bulantı ve kusma gebeliğin en sık bildirilen semptomudur. Genellikle birinci ve ikinci trimester döneminde görülen, gebeliğin hoş olmayan ancak normal bir parçası olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmanın amacı; gebelerde bulantı-kusma sıklığı, bulantı ve kusmayı etkileyen faktörler ve bu durumla baş etme yöntemlerinin belirlenmesidir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmamız Ankara ilinde bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinin Kadın Hastalıkları ve Doğum poliklinik ve kliniğinde takip edilen 233 gebe ile yapılmıştır. Veri toplamak amacıyla sosyo-demografik özellikler, obstetrik özellikler ve gebelikte bulantı ve kusma değerlendirme formu olmak üzere 3 bölümden oluşan soru formu kullanılmış, kategorik değişkenler karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Gebelerin büyük bir kısmı (%75,1) bulantı ve kusma yaşamış ancak çoğu herhangi bir farmakolojik tedaviye başvurmamıştır. Bulantı şikayetinin en sık gün boyunca, kusmanın ise en sık sabah saatlerinde olduğu saptanmıştır. Bulantı ve kusmayı en çok yemek, parfüm ve deterjan kokularının tetiklediği gözlenmiştir. Bulantı ve kusmanın günlük rutin aktiviteleri, eş ile olan ilişkiyi etkilediği ifade edilmiştir. Önceki gebeliklerinde bulantı kusma yaşayan gebelerin (p<0,001), anne/kız kardeşinin gebeliğinde de benzer yakınmaları yaşadıklarını ifade eden gebelerin (p=0,030) bu gebeliğinde de daha fazla oranda bulantı ve kusma yaşadığı; sigara kullananların (p=0,050) ve ev hanımı olanların (p=0,006) ise bu gebeliklerinde daha fazla oranda kusmanın görüldüğü saptanmıştır.
Sonuç: Erken gebelikte bulantı ve kusmanın yüksek prevalansı göz önüne alındığında, bu alandaki uygulamaya rehberlik edecek kanıtların arttırılması, sağlık profesyonellerinin gebelere baş etme yöntemleri ile ilgili önerdikleri uygulamalarda kanıtlardan haberdar olmaları gerekmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 6 Sayı: 2 |
Licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.