Son ilahî kitap olan Kur’ân, tüm insanlık için öğüt ve şifa, mü’minler
için de rehber ve rahmettir. Müslüman hayatın anlam ve amacını Kur’ân’dan
öğrenmekte, söz ve eylemlerini de onun rehberliğinde şekillendirmektedir. Bunun
için onun doğru bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Yüce Allah’ın kelamı
olan Kur’ân’ı, O’nun muradına uygun bir şekilde yorumlamaya çalışan tefsir ilmi
de bu ihtiyacı karşılamayı amaçlamaktadır.
Allah’tan aldığı vahyi insanlara
eksiksiz bir şekilde teblîğ ve tebyîn eden Hz. Peygamber, Kur’ân’ın ilk
müfessiridir. Hz. Peygamber’den sonra sahâbe ve taiûn nesli de tefsirde önemli
bir rol üstlenmiştir. Sahâbe ve tâbiîn döneminde tefsir tedvîn edilmediği için
sözlü olarak aktarılmaktaydı. İlk başta hadis ilminin bir kolu olan tefsir
rivâyetleri, Mukâtil b. Süleyman (ö. 150/767) ve Ferrâ (ö. 207/822) gibi
âlimlerin bu alanda eserler yazmaya başlamalarıyla müstakil bir ilim haline
gelmiş ve bu alanda eserler yazılmaya başlanmıştır. Tefsir ilmi, genel olarak
rivâyet ve dirâyet tefsirleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunlarla
birlikte zamanla daha çok dirâyet tefsirinin alt kolları olan mezhebî, işârî,
fıkhî, içtimâî ve ilmî tefsir gibi ekoller ortaya çıkmıştır.
The last divine
book, the Qur'an, is advice and remedy for all mankind; and a guide and grace
for the believers. A Muslim learns the meaning and purpose of life from the
Qur'an; and shapes his words and actions in the guidance of the Qur’an.
Therefore, he needs to understand it correctly. Yet, the science of tafsir
(Quranic exegesis) that endeavours to interpret the Qur’an, the Word of
Almighty Allah, in a way that is appropriate to His will, aims at meeting this
need.
The
Prophet (pbuh) who completely communicated and declared the revelation he
received from Allah to the people is the first interpreter (mufassir) of the
Qur'an. After the Prophet, the companions of the Prophet (sahabah) and the
successors of the companions (tabiûn) have also played an important role in
such interpretation. Until the period of the companions and the successors of
the companions, the tafsir was not edited (tadvin), so it was transmitted
orally. The narration of tafsir, which was a branch of the science of hadith
initially, then became an independent science and works were begun to be
written in this field. The science of tafsir is divided into two as Tafsir
bi’l-Riwayah (Narration-Based Tafsir) and Tafsir bi’l-Dirayah (Opinion-Based
Tafsir). In addition to these, new ecoles have emerged as sectarian, ishari,
fiqhi, sociological, scientific and modernist exegesis, which are rather
sub-ecoles of Tafsir bi’l-Dirayah (Opinion-Based Tafsir).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 2 |