Tafsirs are generally divided into two main groups as narration and insight. While classifying, the most prominent aspect is usually taken into account in determining which group of existing commentaries will be included. It is not possible to categorize tafsir as a purely narration or acumen tafsir. As there are many narrations in the tafsir that is accepted as acumen, acumen can also be included in a classical narration tafsir.
The studies of tafsir started in the form of narration in Shia. This situation is clearly seen when we look at the narrations narrated by the first period commentators.
In this study, the acumen method in Ebu'l-Hasan el-Kummî's (d. 329/941) Tefsîru'l Kummî is discussed. Kummî, who has a very important position in the Imamiyya Shia and one of the first period Shia scholars, was involved with various branches of Islamic sciences. His work named Tafsîru'l-Kummî, which he wrote in the field of tafsir, was accepted as the main source after him.
The trends in the acumen of the Qummi commentary, which is accepted as a narration commentary, constitute the subject of this article.
On the other hand, it is tried to be determined in the light of which narrations Kummi interpreted the verses and what are the factors that lead him from narration to wisdom while interpreting. In this context, the work is examined in terms of theology, jurisprudence and lexicon.
Tefsirler genel manada rivayet ve dirayet şeklinde başlıca iki gruba ayrılır. Tasnif edilirken mevcut tefsirlerin bunlardan hangi gruba dahil olacağını tayinde genellikle en belirgin yön dikkate alınır. Tefsirleri bütünüyle rivayet veya dirayet tefsiri olarak kategorize etmek pek mümkün değildir. Dirayet olarak kabul edilen tefsirlerde çok sayıda rivayet bulunduğu gibi klasik bir rivayet tefsirinde de dirayete yer verilebilir.
Tefsir çalışmaları, Şîa içerisinde öncelikle rivayet şeklinde başlamıştır. İlk dönem müfessirlerin naklettikleri rivayetlere bakıldığında bu durum açıkça görülmektedir. Bu çalışmada Ebu’l-Hasan el-Kummî’nin (öl. 329/941) Tefsîru’l Kummî eserindeki dirayet metodu ele alınmaktadır. İmâmiyye Şîası’nda çok önemli bir konuma sahip olan ve ilk dönem Şiî âlimlerinden Kummî, İslâmî ilimlerin çeşitli dallarıyla hemhâl olmuştur. Tefsir alanında telif ettiği Tefsîru’l-Kummî isimli eseri kendisinden sonra temel kaynak olarak kabul edilmiştir.
Bir rivayet tefsiri olarak kabul edilen Kummî tefsirinin bünyesinde barındırdığı dirayete dair eğilimler makalenin konusunu teşkil etmektedir. Öte yandan Kummî’nin âyetleri hangi rivayetler ışığında yorumladığı, tefsir ederken onu rivayetten dirayete yönelten unsurların neler olduğu tespit edilmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda eser, kelâmî, fıkhî ve lügavî açıdan incelemeye tabi tutulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 8 |