Cumhuriyetin ilanının ardından 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhidi Tedrisat kanunu ile birlikte 1340 (1924) yılında liselerde okutulan Arapça dersi müfredatının incelendiği bu çalışmada söz konusu dönemin öncesi ve sonrası kıyaslanarak ders kitapları çerçevesinde işlenen müfredat programının değerlendirmesi yapılmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulüne kadar eğitim kurumlarında işlenecek olan derslere yönelik eğitim programlarının, yeni kanun metnine uygun ders kitaplarının hazırlanmamış olması pek çok alanda sorun oluştururken Mehmet Zihni Efendi gibi bir Arap dil bilimcisinin varlığı Arapça dersi açısından en azından böyle bir sorunun ortaya çıkmasına imkân vermemiştir. 1924 yılı şartlarında sözel eğitim alan bir lise mezununun toplamda üç sene içerisinde sekiz saat Arapça eğitim alması, okutulan Türkçe derslerinin sarf ve nahiv açısından Arapça temelli olduğu da düşünüldüğünde İmam Hatip Mektepleri’ninde faliyetine devam ettiği yıllarda liselerde bu oranda varlığını devam ettiren Arapça açısından, geçiş döneminde bu dilin vazgeçilmezliğini göstermesi adına önem arz etmektedir. Bunu, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun kabulünden sonra medreselere olan rağbetin azaltılmasının ancak bu şekilde mümkün olacağının düşünülmüş olması ile açıklamak da mümkündür.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu Arapça öğretimi Osmanlı Cumhuriyet dönemi eğitim müfredatı
In this study that the syllabus of Arabic education in high schools in 1340(1924) by the the Law on Unification of Education which was accepted on March 3rd, 1924 with the proclamation of the republic is being reviewed, the assessment of the syllabus that is elaborated within the textbooks by comparing the pre and post of the related era has been carried out. While posing problemthe lack of the education programmes regarding the lessons that were thought in educational institutions till enacting the Law on Unification of Education, the lack of the textbooks compliance with the new law text in many areas; existence of a linguistic scientist like Mehmet Zihni Efendi did not allow to occur such a problem from the viewpoint of Arabic education. Taking Arabic education of a high-school graduate in the conditions of the year 1924 totally eight hours in three years, even if we look from the viewpoint of the Turkish lessons based on Arabic grammar and syntax has importance concerning to the indispensability of this language during the transitional period in the years of religious vocational high schools from the stand point of Arabic which was carrying on. It is possible to explain that the decreasing of demand to the madrasahs after the enacting ofLaw on Unification of Education had been considered possible in this way. Besides, considering the course of proceeding, it is possible to indicate that the Unification of Education was rendering the service in order to break the connection of the society with its past as well as educational unity which is the main objective also.
Law on Unification of Education Arabic education Ottoman Republic period syllabus
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2015 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 4 |