In this article, after focusing on the life and Ṣūfī personality of Ḥakīm Sanāʾī Ghaznawī (d. 525/1131 [?]), efforts will be made to determine the concept of "human", which is one of the essential subjects of Ṣūfism, and the ideas he put forward about the ẓāhir and bāṭin (body-nafs/spirit-heart) structure of human being in his most important work on Ṣūfism, Ḥadīqat al-ḥaqīqa wa sharīʿat aṭ-ṭariqa, which he wrote in Persian. Ḥakīm Sanāʾī Ghaznawī was born in Ghaznī, Afghanistan and died in this city at the age of sixty. Sanāʾī brought Ṣūfī issues to the world of poetry for the first time, by introducing a different spirit to literature, and was accepted as the founder and pioneer of the Ṣūfī mathnawī style. Great Ṣūfis and poets who lived after him, such as Farīd al-Dīn ʿAṭṭār, Mawlānā Jalāl al-Dīn Rūmī, Saʿdī Shīrāzī and ʿAbd al-Rahmān Jāmī, were influenced by him and continued this style. Ḥakīm Sanāʾī Ghaznawī’s Ḥadīqat al-ḥaqīqa consists of 10,000 couplets and is also known as Elāhi-nāma and Fakhri-nāma. The work is a kind of encyclopaedia of Ṣūfism in the genre of mathnawī, and it is also a source that includes tafsir, hadith, fiqh, theology, wisdom, logic, philosophy, history and literature. One of the essential subjects that Ḥakīm Sanāʾī, who expressed many Ṣūfistic subjects in his work, emphasised was "human". In this study, based on the couplets, the structure of the human being is discussed, and the titles of spirit, heart/soul, body, nafs, mind and love are included. While discussing the concepts, general information about each idea is presented from Sufi sources. And then, relevant couplets from Ḥadīqat al-ḥaqīqa, which is the primary source of the research, are identified and transferred to today's Turkish and the couplets are interpreted. For instance, after giving general information about the concept of the soul under the title of soul, the relevant couplets identified from the work in question were classified and interpreted. Issues such as the source of the soul, its relationship with the body, and its function in the human body are discussed. In the same way, the definitions such as the sultan of the human body, maqām al-elāhī, the source of God's love and light, the centre of the soul, the foundation of the Qur'ān, the position of tawhîd, the source of faith, the centre of religion related to the spiritual heart as well as the couplets from Ḥakīm Sanāʾī's work expressing some of the functions and features of the heart/spiritual heart, and its place and importance in human beings have been identified and interpreted. One of the most widely emphasised concepts in the article is the concept of nafs. After presenting general information about the nafs, the couplets from Hadīkat al-ḥaqīqa defining this concept are included within the limitations of the article. Then, its aspects such as desire, lust, arrogance, pride and selfishness are enlightened with various couplets. The concepts of love and intellect, have also been tried to be explained with the couplets of Hadīkat al-ḥaqīqa. Ḥakīm Sanāʾī's descriptions and praises, ideas and thoughts about love, and remarkable definitions of the characteristics of love that are not found in other sources have been identified. Regarding the concept of intellect, the author's descriptions of "it is both a jewel and a mine, both the messenger and the guardian of Allah in the human body" in his poems and his descriptions and expressions such as "Love does not fit into intellect and feelings, so only the owner knows what love is" have been interpreted. The couplets in Ḥadīqat al-ḥaqīqa emphasize the poet's likening of the human body to a house. According to him the soul, body, heart, love, intellect, and nafs reside in this house. But the nafs-i emmâre, fond of pleasure and flavour, is the thief of this body house. The nafs cloud the heart, mind and soul because of their lustfulness. The nafs has negative habits such as arrogance, pride, envy, greed, ambition, hatred, wrath, passion, lust, intolerance, gossip, animal desires, covetousness, whim and fancy. He endeavours to turn these into deeds. Besides the theft of the nafs, it is like a dog that bites every moment and a mouse that cheats. In the property of the body, two separate sovereigns consisting of nafs and souls are in a state of struggle with each other for the sake of sovereignty. If the mind is enlightened by knowledge and the heart is enlightened by love, then the soul becomes the ruler in the house of the body. Man, too, finds the truth (al-ḥaqīqa) by reaching the purpose of his creation. With all these analogies and observations, Hakīm Senāʾī points out the path to human perfection.
Ṣūfism Ḥakīm Sanāʾī Ḥadīkat al-ḥaqīqa Human Intellect Soul Nafs Heart
-
Bu makalede Hakîm Senâî-yi Gaznevî’nin (ö. 525/1131 [?]) hayatı ve tasavvufî kişiliği üzerinde durulduktan sonra Farsça kaleme aldığı tasavvufa dair meşhur eseri Hadîkatü’l-hakîka ve şerî’atü’t-tarîka’da tasavvufun önemli konularından biri olan “insan” kavramı ile insanın zahir ve batın (beden-nefis/ruh-kalp) yapısına dair ortaya koyduğu düşünceleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Hakîm Senâî-yi Gaznevî Afganistan’ın Gazne şehrinde dünyaya gelmiş ve altmış yaşlarında bu şehirde vefat etmiştir. Hakîm Senâî tasavvufî meseleleri ilk kez şiir dünyasına taşıyarak edebiyata başka bir ruh kazandırmış ve bu yönüyle tasavvufî mesnevî tarzının kurucusu ve öncüsü kabul edilmiştir. Kendinden sonra yaşamış olan Ferîdüddin-i Attâr, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Sa’dî-i Şîrâzî ve Abdurrahmân-ı Câmî gibi büyük mutasavvıf şairler de ondan etkilenerek bu tarzı devam ettirmiştir. Hakîm Senâî-yi Gaznevî’nin Hadîkatü’l-hakîka isimli eseri 10.000 beyitten ibaret olup İlâhînâme ve Fahrînâme olarak da bilinmektedir. Mesnevî tarzında yazılan eser bir tasavvuf ansiklopedisi niteliğinde olup tefsir, hadis, fıkıh, kelam, hikmet, mantık, felsefe, tarih ve edebiyat konularını da içeren bir kaynaktır. Eserinde bir çok tasavvufî konuyu dile getiren Hakîm Senâî’nin üzerinde durduğu önemli konulardan biri de “insan” olmuştur. Bu çalışmada da beyitlerden yola çıkılarak insanın yapısı üzerinde durulmuş ve “ruh, kalb/gönül, beden/cisim, nefis, akıl ve aşk” başlıklarına yer verilmiştir. Kavramlar ele alınırken her biriyle ilgili öncelikle tasavvuf kaynaklarından genel bilgiler sunulmuş sonra araştırmanın temel kaynağı olan Hadîkatü’l-hakîka’dan ilgili beyitler tespit edilerek günümüz Türkçesine aktarılmış ve beyitlerin yorumu yapılmıştır. Mesela; ruh başlığı altında ruh kavramıyla ilgili genel bilgi verildikten sonra söz konusu eserden tespit edilen konu ile alakalı beyitler tasnif edilerek yorumlanmıştır. Ruhun kaynağı, beden ile ilişkisi, insanın vücûdundaki işlevi gibi hususlar ele alınmıştır. Aynı şekilde gönül kavramıyla ilgili de beyitlerde geçen insan vücûdunun sultanı, makam-ı ilahî, Allah’ın sevgi ve nurunun kaynağı, ruhun merkezi, esrâr-ı Kur’ân’a vakıf, tevhîd makamı, iman kaynağı, dinin merkezi gibi tanımlamalar ile birlikte Hakîm Senâî’nin eserinde kalb/gönlün bazı işlev ve özelliklerinin insandaki yeri ve önemini dile getiren beyitler tespit edilmiş ve izahları yapılmıştır. Makalede nefis kavramı üzerinde daha fazla durulmuştur. Nefis ile ilgili genel bilgiler sunulduktan sonra bu kavramla ilgili Hadîkatü’l-hakîka’da bulunan beyitlere makaledeki sınırlılık ölçüsünde yer verilmiştir. Ardından arzu, hevâ, kibir, gurur ve bencillik gibi yönleri çeşitli beyitlerle aydınlatılmıştır. Aynı şekilde Hadîkatü’l-hakîka’da geçen aşk ve akıl kavramları da beyitlerle izah edilmeye çalışılmıştır. Hakîm Senâî’nin aşka dair tarif ve övgüleri, fikir ve düşünceleri, aşka dair söz söyleyen başka kaynaklarda rastlanmamış dikkat çekici tanımlamaları tespit edilmiştir. Akıl kavramıyla ilgili de müellifin şiirlerinde “Hem mücevherdir, hem de maden, hem Allah’ın insan vücûdundaki elçisi, hem de bekçisidir.” tanımlamaları ve “Aşk, akıl ve hislere sığmaz, dolayısıyla aşkın ne olduğu sadece sahibine malumdur.” şeklinde tarif ve anlatımları yorumlanmıştır. Hakîm Senâî Hadîkatü’l-hakîka’daki beyitlerde insan vücûdunu bir eve benzetmektedir. Ona göre ruh, beden, kalp, aşk, akıl ve nefis bu evde mukîm bireylerdir. Fakat haz ve lezzete düşkün nefs-i emmâre, bu vücûd evinin hırsızıdır. Nefis şehvetperestliği yüzünden gönlü, aklı, ruhu bulandırma eğilimindedir. Nefsin kibir, gurur, haset, hırs, kin, nefret, gazap, ihtiras, şehvet, tahammülsüzlük, dedikodu, hayvânî arzular, hasislik, hevâ ve heves gibi menfî huyları vardır. Bunları da fiile dönüştürme gayretindedir. Nefis hırsızlığının yanısıra her an ısıran köpek, hile yapan fare gibidir. Vücûd mülkünde nefis ve ruhtan ibaret iki ayrı hükümdar saltanat sevdasında, birbiriyle mücâdele hâlindedir. Aklı ilim aydınlattığı gibi gönlü de aşk parlatırsa o zaman beden evinde ruh hükümdar olur. İnsan da yaratılış gayesine ulaşarak hakikati bulur. Hakîm Senâî bütün bu benzetme ve tespitleriyle insanın nasıl kemâlâta ulaşacağının yolunu işaret etmektedir.
Tasavvuf Hakîm Senâî Hadîkatü’l-hakîka İnsan Akıl Ruh Nefis Kalp
-
-
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tasavvuf |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 18 |
İlahiyat Akademi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.