Sol popülizm tartışmaları yeni olmamakla birlikte, çağdaş dünyada
neoliberalizmin krizi ile birlikte yeniden canlanmıştır. Sağ popülist iktidarlar
ve liderlerin seçim başarıları karşısında, seçmenleri popülist bir strateji ile
sola döndürme umudunu ifade eden günümüz sol popülizmi, barındırdığı umutlar
kadar riskleri ile de dikkat çekmektedir. Bu çalışma teori ve pratikteki
örneklerine eğilerek, günümüz sol popülizm tartışmalarının eleştirel bir
muhasebesini yapmaktadır. Söylemsel olarak müesses nizam ile halk karşıtlığını
oligarşi ile halk karşıtlığına çevirmeye çalışmakla ve daha kapsayıcı ve
eşitlikçi bir popülizm kurgulamakla birlikte, solun popülizme içkin olduğu
düşünülen otoriterlik, kişiselleşmiş dikey karakterli liderlik,
anti-çoğulculuk, anti-kurumsalcılık ve anti-demokratik özellikleri ile başa
çıkıp çıkamayacağı pek de net değildir.
Although
it is not new, the debate on the left populism has accelerated with the crisis
of neoliberalism. Facing the electoral successes of right-wing governments and
leaders, the left populism which expresses a hope to win electorates to the Left,
is remarkable not only with its promises but also its perils. This study
critically review the left populism debate by focusing its theoretical and
practical cases. Although it discursively builds a more inclusionary and
egalitarian populism through diverting the dichotomy from establishment and
people towards oligarchy and people, it is not clear whether the left may cope
with the characteristics that are thought as inherent to populism such as being
authoritarian, anti-plural, anti-institutional, anti-democratic and
vertical/personalized leadership.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 19 Kasım 2019 |
Kabul Tarihi | 8 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 5 |
This work licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
Please click here to contact the publisher.