Sinema, başlangıcından bugüne dek karma yapısı sayesinde pek çok farklı disiplin ile ilişki içerisinde olmuş ve bu verimli atmosferden beslenerek kendini zenginleştiren bir anlatım aracı haline gelmiştir. Bu disiplinlerden biri olan psikanaliz, sinema ile eş zamanlı olarak 19. Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmış ve ilerleyen süreçte psikoloji biliminin sınırlarını aşarak çeşitli sanat dalları ile kopmaz bağlar kurmuştur. İnsan ruhunun kendisi ve evrenle arasındaki dinamik ve çetrefilli bağı kendisine önemli bir inceleme alanı olarak gören psikanalizin, sinema ile olan ilişkisi bu noktada kesişmektedir. Çünkü her ikisi de birbirini destekleyen iki disiplin olmasının yanı sıra gündelik yaşamın gelişigüzelmiş gibi görünen içeriğinin arka planına sızmaya ve insan karakterlerinin gizemini çözmeye çalışır. 20. Yüzyılda Sigmund Freud’un öğrencisi olan Jacques Lacan’ın post-Freudçu yaklaşımı bu disipline yeni bir soluk getirir. Lacancı film okuma karakterlere değil, izleyicinin filmi ne şekilde deneyimlediğine odaklanmaktadır. Bu çalışmada 1999 yılında Stanley Kubrick tarafından sinemaya uyarlanan Eyes Wide Shut (Gözü Tamamen Kapalı) filmi, Lacancı psikanalizin dört temel kavramı –bilinçdışı, tekrarlama, aktarım, öteki- üzerinden ele alınmıştır. Öznenin kuruluşundaki istek, arzu ve haz filmdeki karakterler ekseninde Lacancı psikanaliz ile aydınlatılmaya çalışılmış; görünen ve gerçeklik arasındaki ilişkinin yanı sıra; yaşam ve ölümün, rüya ile uyanıklığın ardındaki bilinçdışı bastırılmış simgesel anlamlar tartışılmıştır.
Cinema has been in contact with many different disciplines since its inception, thanks to its mixed structure, and has become a means of expression that enriches itself by feeding off this fertile atmosphere. Psychoanalysis, which is one of these disciplines, emerged simultaneously with cinema towards the end of the 19th century and in the following process, it crossed the boundaries of psychology and established inseparable ties with various branches of art. The relationship between psychoanalysis and cinema, which sees the dynamic and intricate link between the human soul and the universe as an important object of investigation, intersects at this point. Because, in addition to being two fields that support each other, both try to infiltrate the background of the seemingly haphazard content of daily life and to solve the mystery of human characters. The post-Freudian approach of Jacques Lacan, a student of Sigmund Freud in the 20th century, breathes new life into this discipline. Lacanian film reading does not focus on the characters, but on how the audience experiences the film. In this study, the movie Eyes Wide Shut, adapted to the cinema by Stanley Kubrick in 1999, is discussed through the four basic concepts of Lacanian psychoanalysis the (unconscious, repetition, transference, the other). The desire and pleasure in the establishment of the subject were tried to be illuminated with Lacanian psychoanalysis on the axis of the characters in the film; as well as the relationship between appearance and reality; The unconscious repressed symbolic meanings behind life and death, dream and waking are discussed.
Lacan Hollywood Eyes Wide Shut American Cinema PSYCHOANALYSIS
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 25 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 2 |