Bilgi edinmede insanların birkaç farklı yol izledikleri görülür. Kimi okuyarak kimiduyarak kimisi de görerek, gözlemleyerek ve hissederek bilgi edinir ve yazar. Elbette bunlardan, insanı etkileyen ve üzerinde en fazla tesiri olanı sonuncusudur. Örneğin “Savaş niçin olmamalı?” veya “Savaş hâli nasıldır?” diye sorduğumuzda herkes, farklı
bir açıklama tarzıyla yaklaşır. Aslında hepsi de çoğunlukla kitabi ve/veya nazari ve ahlaki saiklere dayanır. Durum böyleyken dünyanın karmaşık coğrafyalarından biri olan Orta Doğu için bilgi kaynaklarımızın yukarıda bahsettiklerimizden hangisine denk geldiğini bir an düşünelim. Bizlerin, Türkiye’nin sakinleri olarak uzunca bir süre “bataklık bölgesi”nden (Orta Doğu) uzak kaldığı bir gerçek. Ayrıca yakın bir zamana kadar bu bölgeye dair bilgilerimiz çok sınırlı ve “işlenmiş” bir kaynaktan gelmekteydi. En ilgili olanımız yahut Orta Doğu uzmanlarımız bile İngilizce literatür üzerinden takip ederdi bölgeyi. Hâl böyle olmakla beraber, son zamanlarda bu algının, yeterli olmasa da kısmen değiştiği görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Kitap Tanıtımları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 2 Sayı: 4 |