Türk öykücülüğünde fantezi yazarlığının
önemli isimlerinden biri olan Nazlı Eray (d. 1945), yazın yaşamına girdiği
1960’lı yıllardan bugüne kadar çizgisinden şaşmadan edebî üretimini fanteziler
üzerine kurmuştur. Eray’ın, ilk yapıtları ile edebiyat çevrelerince Sait Faik
çizgisine yakın bulunur. Bunun sebebi, öykülerinde yer alan dışlanmış, itilmiş,
sıradan insanları duyarlılıkla işlemesidir. Öykülerinde bu insanlara ve
yaşantılarına sevgiyle yaklaşan yazar, hem kendi hem de dışlanmış insanların
özlemlerini ve yaşamdan beklentilerini kurduğu fantezilerle gerçekleştirir.
Eray’ın fantezist yazım tarzını besleyen önemli damarlardan biri de rüyalardır.
Kurgusal anlamda da olsa yazarın öykü yaratımında önemli işlevlerle yüklü olan
rüya, metnin psikanalitik edebiyat kuramı çerçevesinde değerlendirilmesine
olanak tanır. Gerçek ile düşü bir arada kullanarak farklı bir gerçeklik
katmanının hâkim kılındığı öykülerde yer verilen sıradan insanların ve anlatıcı-yazar
kimliğiyle kendini kurguya dâhil eden Eray’ın düş atmosferi içinde imkânsızı ve
olağanüstüyü mümkün kıldığı görülür. Yazar, gerçek dışılığı, fantastiği, fizik
ötesi durumları ve olağanüstülüğü sağlamak için düşün kendisine sunduğu
olanaklarla öykülerini kurgular. Bu bildiride Nazlı Eray’ın öykülerinde geniş
yer tutan rüya motifleri, psikanalitik edebiyat kuramı çerçevesinde
değerlendirilecek ve yazarın rüyayı bir kurgulama tekniği olarak kullanımına
analitik bir yaklaşım sergilenecektir.
Nazlı Eray who is one of the most
important fantasy author in Turkish storytelling has never changed her style
and built her literary works on fantasies since the beginning of her literary
career. Eray’s early works are considered to be on the same line with Sait
Faik’s by the literary society for her treating ordinary and rejected people in
a sensible way in her stories. In her stories, the author who treats these
characters and their lives with sympathy fulfills both her own and rejected
people’s longings and their expectations from life by fantasising. One of the
most important veins that feeds her fantasy style is dreams. Dreams have many
functions in her stories and that leads her stories to be analysed within the
frame of psychoanalytic literary theory. She uses the reality and fantasy
together and creates a different reality in her stories in which ordinary
people and she herself as the narrator take part. It can be seen that she makes
the unthinkable and supernatural possible in an atmosphere of dream. The author
fictionalises her stories with the oppurtunities the dreams offer to ensure
supernatural and metaphysical situations.
In this study, dream motives taking
a wide part in Nazlı Eray’s stories is examined in the frame of psychoanalytic
literary theory and the author’s using dream as a setting up technique is
analysed.
Bölüm | Derleme |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Ekim 2016 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ağustos 2017 |
Kabul Tarihi | 15 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 2 Sayı: 2 |
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi