II. (VIII.) yüzyılın sonlarına doğru artan rivayet faaliyetleriyle beraber tedvin çalışmalarının hız kazanması, sair İslamî disiplinlerde olduğu gibi edebiyat alanında da birtakım yenilikleri beraberinde getirmiştir. Bu yeniliklerin belki de en önemlisi, uzun zaman dilimine yayılan sözlü tenkit faaliyetlerinin peyderpey tedvin edilmesi olmuştur. Asmaî’nin (ö. 216/831) Fuhûletü’ş-şuarâ’, İbn Sellâm’ın (ö. 231/846) Tabakātü fuhûli’ş-şu‘arâ’ ve İbn Kuteybe’nin (ö. 276/876) eş-Şi‘r ve’ş-şu‘arâ’ adlı eserleri, tenkit faaliyetlerinin yazılı serüvenine örnek verilebilecek ilk eserlerdendir. Sözlü-yazılı tenkit serüveni arasında köprü vazifesi gören bu eserler, alanında temel kaynaklar kabul edilmiş ve ilerleyen dönemlerde sistemli hale gelecek tenkit faaliyetlerinin şekillenmesinde belirleyici rol üstlenmiştir. Söz konusu eserlerden hareketle sonraki dönemlerde şiir tenkidinin bir ilim olarak anıldığı çalışmalar ortaya çıkmıştır. Ebü’l-Hasan İbn Tabâtabâ’nın (ö. 322/934) ‘İyârü’ş-şi‘r, Kudâme b. Ca‘fer’in (ö. 337/949 [?]) Nakdü’ş-şi‘r, Ebü’l-Hasan el-Cürcânî’nin (ö. 392/1001-1002) el-Vesâta beyne’l-Mütenebbî ve husûmih ve İbn Reşîk el-Kayrevânî’nin (ö. 456/1064) el-Umde fî mehâsini’ş-şi‘r ve âdâbih adlı eserleri, IV (X) ve V. (XI.) yüzyıllarda sistemleşerek gelişen şiir tenkidine dair yapılan çalışmalardan sadece bazılarıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Kitâbiyât |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |