İslamiyet öncesi (Cahiliye) Arap şiiri modern zamanlarda Batı’da üretilmiş çeşitli tenkitsel edebî kuramların yöntem ve bakış açılarıyla tahlil edilmeye çalışılmaktadır. Sözlü şiir kuramlarından yapısalcı ve antropolojik edebî kuramlara varıncaya kadar farklı tenkitsel uygulamalar bu şiir geleneğine tatbik edilmektedir. Bu tür edebî tatbikatları yapan ilim insanları arasından Kemal Abu Deeb, Adnan Haydar ve özellikle de Suzanne Pinkney Stetkevych temsil kabiliyeti yüksek örnekler olarak öne çıkmaktadır. Abu Deeb ve Haydar hususi yapısalcı tahlil tekniklerini Cahiliye şiirine uygularken Stetkevych, Arnold van Gennep tarafından “geçiş âyini” (rite de passage) şeklinde ifadeye dökülen paradigmanın İslamiyet öncesi Arap şiirinin anlaşılıp yorumlanmasında daha makul ve uygulanabilir bir yöntem olduğunu ileri sürmektedir. Stetkevych’in yaklaşımına göre klasik Arap kasidesinin üç temel bölümü (nesîb, rahîl ve fahr) geçiş âyinin üç aşamasıyla (ayrılık, eşiktelik, yeniden bir araya gelme) genel bir uyum arzetmektedir. Bu makalede bu tür Batı menşeli edebî kuramların ve onların retorik unsurlarının Cahiliye şiirinin tercüme ve tahlilinde ne derece etkin, yetkin ve başarılı olabilecekleri sorgulanmaktadır. Daha tafsilatlı bir biçimde Stetkevych’in argümanları üzerine yoğunlaşarak makale İslamiyet öncesi Arap şiirinin kendine mahsus edebî özelliklerine dikkat çekmekte ve söz konusu kuramların bu bağlamdaki yöntem ve çıkarımlarının tutarlılığını sorguya açmaktadır. Etraflıca düşünülmeden gelişigüzel tasnif ve mukayeseler üzerinden gerçekleştirilen bu uygulama teşebbüsleri Cahiliye şiirinin nevi şahsına münhasır kültürel ve edebî boyutlarını açıklamaktan ziyade asli anlam ve bağlamlarını çarpıtmakta ve gerçekte ilave zorluk ve kapalılıklar üretmektedir. Stetkevych’in bu meyandaki çalışmaları içerisinden seçilen bir dizi örnek metin temelinde makale, onun İslamiyet öncesi Arap edebî teamülleri ile Batı edebî geleneklerindeki retorik unsurlar arasında zorlama bir şekilde benzetme ve yakınlaştırmalar yaptığını dile getirmekte ve böylece konunun gereksiz ve karmaşık mecralara sürüklendiğini örnekleriyle birlikte ifade etmektedir. Stetkevych’in ileri sürdüğü çıkarımları ve genellemeleri Arap şiirinin geleneksel otoriteleri tarafından ortaya konmuş olan izah ve yorumlarla karşılaştıran makale, bu işlemi klasik Arap şiirinin iki müstesna kasidesi örnekliğinde hususen icra etmektedir: İmruülkays’ın Mu‘allaḳa’sı ve Ka‘b b. Züheyr’in Ḳaṣîdetü’l-bürde’si. Makalede ayrıca Stetkevych’in İslam’da şairlerin lanetlenmesi konusundaki mütalaaları değerlendirilmekte ve mevzunun tarihi ve bağlamsal özelliklerine vurgu yapılmaktadır.
İslamiyet öncesi Arap (Cahiliye) şiiri kaside edebî kuramlar edebî tenkit yapısalcılık antropolojik edebî kuramlar geçiş âyini sözlü şiir İmruülkays’ın Mu‘allaḳa’sı Ka‘b b. Züheyr’in Ḳaṣīdetü’l-bürde’si şairlerin lanetlenmesi
Pre-Islamic Arabic poetry has been analyzed from the perspectives of various modern critical literary theories. It has been subject to manifold critical applications that include oral poetry theories, structuralist and anthropological literary theories. Kemal Abu Deeb, Adnan Haydar and especially Suzanne Pinckney Stetkevych are among the leading representatives of this phenomenon. Abu Deeb and Haydar apply specific structuralist techniques of analysis to the ancient Bedouin poetry, while Stetkevych proposes the paradigm of the “rite of passage” as formulated by Arnold van Gennep as a more applicable method to understanding Jāhilī poetry. She further argues that the three parts of the qaṣīda; the nasīb, raḥīl, and fakhr correspond to the three stages of the rite of passage; separation, liminality, and reaggregation. This article questions the applicability of such western literary theories in translation and analysis of pre-Islamic Arabic poetry and its rhetorical elements.
Concentrating on Stetkevych’s arguments in a more detailed fashion, the article elaborates peculiar characteristics of pre-Islamic Arabic poetry and interrogates the applications of such western literary theories in understanding of this traditional form of poetry. It indicates that arbitrary classification and comparison of pre-Islamic poetical elements may not serve for any purpose other than deteriorating their original meanings and introducing additional complexities. It makes references to a good number of examples from her writings to arrive at the conclusion that for the sake of making certain pre-Islamic literary conventions comparable to western literary elements she pushes rhetorical components of both traditions into unnecessary, incomprehensible and complicated directions.
The article appreciates industrious scholarly attempts at trying to integrate Arabic literature into world literature, but it still invites critical attention to the reconsideration some of their conclusions and generalizations. It revisits these arguments by way of comparing them to classical interpretations by indigenous Arabic literary authorities, especially in the cases of the two classical qaṣidas, namely the Mu‘allaqa of Imru’ al-Qays and the Bānat Su‘ād of Ka‘b b. Zuhayr. The article also questions Stetkevych’s generalizations based on these qaṣīdas regarding the issue of condemnation of poetry in Islam and articulates the contextual and historical peculiarities of this subject-matter.
Pre-Islamic Arabic poetry Qaṣīda literary theories literary criticism Structuralism anthropological literary theories Rite of Passage oral poetry Mu‘allaqa of Imru’ al-Qays Bānat Su‘ād of Ka‘b b. Zuhayr condemnation of poetry
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |