The aim of this article is to investigate Richard Shusterman’s arguments about the tension between “technology/cyberspace” and “body” by analyzing his relevant texts and relating them with Baudrillard, Husserl and Bergson’s theories about the present issue. Although Shusterman’s direct interest is not cyberspace itself, after a deep analysis it is possible to realize the fact that there is an inevitable relation between what he called “somatic turn”1 and cyberspace/technology. In fact, the reader could find the traces of Shusterman’s worry about technological threat most intensively in his passages arguing Gibson’s arguments about cyberspace and the end of art experience. Why do we talk about a technological threat? Where does the problematic relationship between the body and technology locate in such a threat? This article finds it useful to deal with Baudrillard’s simulation theory as a way to find proper answers to these questions and to show Shusterman’s concern of body in the age of cyberspace. The reader will realize that the answers can be found in the intersection of these thinkers’ unease about the irreparable damages of technology over body. Historically, as we shall see, the main rationale behind apathy about the mode of bodiless existence in cyberspace, regarding technology and communication, has its own roots in the invention of Cartesian Cogito in Western thought where the body has already been excluded from the arguments and life, and hence be marginalized.
For fulfilling these tasks, first of all, this article attempts to briefly explain Baudrillard’s simulation theory in order to show the conditions for the absence of the body in technology and cyberspace, by elaborating on the levels of the image determined directly by the technological progress. At the end of this discussion, we will find the opportunity for passing to the reasons for Shusterman’s “somatic turn”. Secondly, the article will explain why Cartesian Cogito dispenses with the need for body in life, by referring to the relevant arguments of Husserl who mentions the separation of cogito from Life-World or Lebenswelt. In this context, thirdly the article shall try to discuss Shusterman’s view on the problem of interpretation by showing that his concern of the issue can be read as a result of the crisis resulted from Cogito-Centric thinking. By doing this, it will be also referred to Bergson’s argument about Zeno’s paradox in order to exemplify the significant role of the bodily performance in life. Hereafter, fourthly William Gibson’s arguments, in Neuromancer, defending cyberspace as an environment in which people get rid of their physical/bodily limitations and Shusterman’s counter-arguments towards Gibson’s views will be analyzed. To make clear these discussions, the article refers to Vilem Flusser’sarguments about the re-construction of reality through technology by arguing the ontological statuses of both “bodily existence” and “virtual existence”. Fifthly and finally, the article shall attempt to discuss Shusterman’s emphasize declaring that somatic turn necessitates also an aesthetic turn. In this part, we will see that Shusterman argues that technological progress is a threat for our relation with artworks by referring to Walter Benjamin’s well-known article “The Work of Art in the Age of Mechanical Reproduction”.
Bu makalenin amacı, Richard Shusterman’ın “teknoloji ve siber-uzam” ile “beden” arasındaki gerilime veya açmaza odaklanan metinlerini, Baudrillard, Husserl ve Bergson’un argümanlarını da tartışmaya dahil ederek çözümlemek ve böylelikle Shusterman özelinde siber-uzamda/yeni medya ortamında “bedensiz varoluş tarzı”na yönelik sistematik bir eleştiri sunmaktır. Yeni medya ortamını ve siber-uzamı merkeze alan tartışmalarda “fiziksel bedenin” neredeyse tümüyle gündem dışı bırakıldığı dikkate alındığında, Shusterman’ın yürütmüş olduğu tartışmanın söz konusu alana yönelik farklı bir katkı sunacağı düşünülmektedir. Shusterman’ın temel ilgisi doğrudan siber-uzam olmamasına rağmen, derinlikli bir çözümleme sonrasında kendisinin “somatik dönüş”1 adını verdiği tutum ile “siber-uzam” arasında kaçınılmaz bir ilişki olduğunu fark edebiliriz. Gerçekten de okuyucu, Shusterman’ın “teknoloji tehdidine” yönelik kaygısının izlerini en yoğun biçimde William Gibson’ın siber-uzamı ve bedensiz varoluş tarzını bütünüyle olumlayan görüşlerini eleştiriye tabi tutarken ortaya çıktığını gözden kaçırmayacaktır. “Günümüzde neden bir teknolojik tehditten bahsediliyor?” Ve “beden” ile “teknoloji” arasındaki sorunlu ilişki bu tartışmanın neresinde konumlanıyor? Makale, bu türden soruların yanıtını verebilmek ve Shusterman’ın “bedene dönüş” adını verdiği tutumunu doğru bir biçimde anlamlandırabilmek için Baudrillard’ın “simülasyon kuramı”nın elverişli bir seçenek olduğunu iddia edecektir. Okuyucu söz konusu cevapların, bu kuramcıların teknolojinin beden üzerindeki telafisi mümkün olmayan zararları konusunda rahatsızlıklarını gösteren kesişme noktasında bulunabileceğini fark edecektir. Tarihsel olarak bakıldığında ise, ileride göreceğimiz üzere, siber-uzamda “bedensiz varoluş tarzının” olumlanmasının ardında yatan temel düşüncenin kökenlerinin Batı düşünce tarihinde, bedenin hali hazırda hem tartışmalardan hem de yaşamın kendisinden dışlanmasına ve böylelikle tali bir konuma itilmesine imkan veren “Kartezyen Cogito”da bulunabileceği tartışmaya açılacaktır.
Bu bağlamda makale, öncelikle, teknolojide ve siber alanda bedenin yokluğunun koşullarını göstermek için Baudrillard’ın simülasyon teorisini ve buna bağlı olarak teknolojik ilerlemenin doğrudan belirlediği imgenin aşamalarını kısaca açıklamaya çalışacaktır. Bu tartışmanın sonunda, Shusterman’nın “somatik dönüş” adını verdiği tutumunu açıklamak için gerekli imkana sahip olacağız. İkinci olarak, “Cogito”yu Yaşam-Dünyasından kopuşun tarihsel momenti olarak ele alan Husserl’in ilgili metinlerini de tartışmaya dahil ederek, Kartezyen Cogito’nun bedeni neden gereksiz kıldığını açıklamaya çalışacaktır. Bu bağlamda, üçüncüolarak makale, Shusterman’ın yorumlama sorunu hakkındaki görüşünü, Cogito-Merkezli düşünceden kaynaklanan krizin bir sonucu olarak görülebileceğini vurgulayarak tartışmaya çalışacaktır. Bu tartışmayı yürütürken, yaşamda bedensel performansın kritik rolünü örneklemek amacıyla Bergson’un Zeno paradoksu” ile ilgili argümanına da değinilecektir. Daha sonra, William Gibson’ın (Neuromancer metninde ele aldığı) siber-uzamı, insanları fiziksel/bedensel sınırlamalarından kurtaran bir ortam olarak tarif eden yaklaşımına yönelik Shusterman’ın itirazları analiz edilecektir. Bu tartışmaları daha açık hale getirmek amacıyla makale Vilem Flusser'ın teknolojiyi kullanarak gerçekliğin yeniden-oluşturulması ile ilgili görüşlerini ve iki varoluş tarzının, yani “bedensel varoluş” ve “sanal varoluş” tarzlarının, ontolojik konumlarını tartışacaktır. Son olarak ise makale, Shusterman’ın “somatik dönüş”ün aynı zamanda estetik deneyimi zorunlu kılışına yönelik vurgusunu tartışmaya açacaktır. Bu bölümde göreceğimiz gibi, Shusterman kendi argümanını büyük oranda Walter Benjamin’in yürütmüş olduğu “sanat yapıtı” tartışmasına referansla yapılandıracaktır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 7 Sayı: 14 |