Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hulefâ-yi Râşidîn olarak isimlendirilen
dönem birçok açıdan önem taşımaktadır. Bu dönemde İslâm toplumunun kendi içinde
yaşadığı değişimlerin yanında fetihler neticesinde farklı medeniyetlere mensup
topluluklarla karşılaşmalar sonucu ortaya çıkan sorunlara yönelik çözüm
arayışları müslümanları en fazla meşgul eden meseleler olmuştur. Bu noktada Hz.
Osman’ın şehit edilmesiyle başlayan ve Hz Ali döneminde devam gelen hadiseler
sonuçları itibariyle her zaman önemini muhafaza etmiştir. Özellikle Cemel ve
Sıffîn savaşlarında temel mesele Hz. Osman’ın katillerinin bulunup
cezalandırılması talebiydi, ancak Tahkim olayıyla birlikte bu talep daha farklı
bir soruna dönüştü. Bir başka ifadeyle Tahkim olayında mesele Hz. Osman’ın
katillerinin cezalandırılmasını istemekten ziyade hilafeti kimin üstleneceğinde
düğümlendi. Nihayet Hz. Ali’nin vefatından sonra Hz. Hasan müslümanların
halifesi oldu ve yaklaşık altı ay sonra görevini Muâviye’ye devretti. Böylece
uzun yıllar müslümanlar arasında meydana gelen fitne hadiseleri sona erdi. Hz.
Hasan’ın halifeliğini mercek altına almayı hedefleyen bu çalışmada öncelikle
Hz. Hasan’ın halifelik öncesi hayatı ve halife olması üzerinde duruldu. Daha
sonra halifelikten ayrılması ve görevi Muâviye’ye devretmesiyle sonuçlanan
gelişmeler ele alındı. Son olarak vefat etmeden önce zehirlendiğine dair
iddialar değerlendirildi ve şahsiyetiyle ilgili bazı temel hususlara işaret
edildi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 14 Sayı: 2 |