Öz
Prototipleri İslam öncesi Cahiliye dönemine uzanan edebî eleştiri (en-nakdü’l-edebî), rivayet ve tedvin çalışmalarına paralel olarak şair ve şiirin konu edildiği yazılı bir aşamaya geçmiştir. Cahiliye döneminde kısa ve öz açıklamalardan oluşan ferdi çabaların aksine yazılı dönemdeki edebî eleştiri, diğer disiplinlerde olduğu gibi alana hâkim olan ve bunu meslek olarak yürüten münekkitler tarafından belirli kriterler çerçevesinde icra edilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda söz konusu yazılı aşamaya tekabül eden şiir eleştirisinin ilk kavramlarından biri olan fahl kavramının teorik ve pratik boyutlarının işlendiği Asmaî’nin (öl. 216/831) Fuhûletü’ş-şu‘arâ’sı, şiire dair çalışmaları ancak bu alanda uzman olan kişilerin yürütebileceğini keskin ifadelerle belirten ve şiiri kaideleri olan bir disiplin olarak tanımlayan İbn Sellâm el-Cumahî’nin (öl. 231/846 [?]) Tabakâtu fuhûli’ş-şu‘arâ’sı ve lafız-anlam düalizmi üzerinde duran İbn Kuteybe’nin (öl. 276/889) eş-Şi‘r ve’ş-şu‘arâ’sı şiir eleştirisinin belli ilkeler dahilinde sistemli ve dizgeli hâle getirilmeye çalışıldığı faaliyetlere öncülük yapan eserlere örnek verilebilir. Belagatin de gelişimine katkı sağlayan bu ve buna benzer birçok esere rağmen edebî eleştiriyi yakından ilgilendiren problemler güncelliğini korumaya devam etmiştir. Edebî eleştiri (nakd-tenkit) nedir? Edebî eleştiri ile belagat arasında nasıl bir ilişki vardır? Edebî eleştirinin kavramsal çerçevesi ve tarihsel arka planı nasıl şekillenmiştir? Edebî eleştiri müstakil bir disiplin midir? Edebî eleştiriyle birlikte gelişen belagatin bağımsız bir ilim dalı olarak işlev ve amacı nedir? gibi birçok soru, -cevaplandığı hâlde- önemine binaen bu alanda çalışmalarını yürüten araştırmacılar tarafından farklı açılardan yeniden cevaplanmayı beklemektedir.