Sirah writing is a field of endeavor that has been expanded in the majority of narrations in terms of content in light of the needs and problems that emerged in societies in certain periods. This expansion has paved the way for the emergence of many new genres in sirah writing. One of the sub-branches of sirah that emerged was the “Dalāʼil Literature” that prioritized and aimed at proving prophethood. Although this genre realized its systematic development in the 2nd/8th century, it is known that examples within the scope of dalāil are found in earlier sirah books; however, the exact beginning of this work has not yet been determined. Although not all of the first sirah sources have survived to the present day, some of these works, whose existence is mentioned, were compiled as a result of rāvi-centered scans. Due to these studies, which are not sufficient to reflect the whole of the original work, we have to turn to later sources. Among the extant copies, it is possible to encounter the first examples of the dalāʼil genre in Ibn Ishāq’s work. However, most of the copies written by Ibn Ishāq have not survived to the present day. Ibn Hishām, who compiled his narrations, offers a more holistic narrative on the subject of dalāʼil. Therefore, in this article, we first tried to identify the narratives in the works of both authors. However, since many examples of this genre were encountered during the research, it was necessary to limit the research to the pre-prophetic period. This interval, which includes narrations of the Irhāsāt type, is considered to be one of the beginning and basic subjects of the literature of dalāʼil. After this limitation, the narrations in question were classified chronologically and it was tried to be understood whether the work in question was for a specific purpose or whether the narrations were collected in accordance with the natural course of sirah. Therefore, the study tried to reach a final conclusion by using the principles of narration-centered data detection, analysis method, and logic.
Siyer yazıcılığı, belirli dönemlerde toplumların ihtiyaç ve sorunları doğrultusunda, mevcut rivayetlerin siyer yazımına eklenmesi sonucu içerik olarak genişleyen bir uğraş alanıdır. Bu genişleme, siyer yazıcılığında yeni türlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Ortaya çıkan siyer alt dallarından biri, nübüvvetin ispatını önceleyen ve amaçlayan “Delâil Edebiyatı” olmuştur. Bu tür, sistematik gelişimini 2/8. asrın ikinci yarısında gerçekleştirmiş olsa da delâil kapsamına giren örneklerin daha önceki siyer kitaplarında yer aldığı bilinmektedir; ancak bu türün tam olarak başlangıcı henüz tespit edilememiştir. İlk siyer kaynaklarının tamamı günümüze ulaşmamış olmakla birlikte varlığından bahsedilen bu eserlerin bazıları râvi merkezli taramalar sonucu derlenmiştir. Asıl eserin tamamını yansıtmakta yetersiz kalan bu çalışmalar nedeniyle sonraki kaynaklara yönelmek ihtiyacı hasıl olmuştur. Günümüze ulaşan nüshalar arasında İbn İshâk’ın eserinde delâil türünün ilk örnekleriyle karşılaşmak mümkündür. Ancak İbn İshâk’ın kaleme aldığı nüshaların çoğu günümüze ulaşmamıştır. Onun rivayetlerini derleyen İbn Hişâm, delâil konusunda daha bütüncül bir anlatım sunmaktadır. Dolayısıyla bu makalede öncelikle her iki müellifin eserlerinde bulunan delâil türü anlatımlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Fakat araştırma sırasında bu türe ait çok sayıda örnekle karşılaşıldığından araştırmanın risâlet öncesi dönemle sınırlandırılması gerekmiştir. İrhâsât türü rivayetleri içeren bu aralık, delâil edebiyatının başlangıç ve temel konularından kabul edilir. Bu sınırlandırmanın ardından söz konusu rivayetler kronolojik olarak tasnif edilerek söz konusu eserin belirli bir amaç doğrultusunda mı yoksa siyerin doğal akışına uygun olarak mı toplandığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla çalışmada rivayet merkezli veri tespiti, analiz yöntemi ve mantık ilkeleri kullanılarak nihai bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 18 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |