Taking
place in geographical area between East and the West where the greatest and the
most developed civilizations have been met, like; Roma, Byzantium and the
Ottoman Empire. Albania has been the key point in social, cultural, religious
and administrative issues interacting with the fore mentioned civilizations.
Besides, Albania has been one of the most influential places where East and
West Roman empires were struggling and measuring their forces in terms of
politics and economy.
During the period of the
Ottoman Empire, there was a sectarian controversy in Albania between Orthodox
and Catholic churches, therefore with the conquest of the Balkans, especially
Albania by Ottomans, the non-Muslim population (zimmi) was taken under the
supremacy (supervision) of the Sultan. Hereupon, it comes to an end the
long-lasting religious, social and economic conflict between the Orthodox and
Catholics. So, being under the command of one of the strongest empires of the
time, it facilitated the issue of interaction and communication both inside and
outside of Albania. Furthermore, the Ottoman presence in Albania for almost 500
years (1385-1912) was a great opportunity for its population to embrace the new
faith (Islam) and also lead the banner of control in Rumelia with regard to
social, cultural and other different aspects of life. In addition, we might
confirm that, in this topography, with respect to different factors of beliefs
and social interactions among periods of time since antiquity up until recent
years, this territory has been gathering myriad of socio-cultural values for
years. This has been a kind of impetus for the revival of new era of unity and
knowledge. It has given abundancy models in socio-cultural and historical and
theological experiences.
Albania Ottoman Justice Religion Christians Zimmi non-muslim
Arnavutluk, Doğu ile Batı
medeniyetlerinin buluştuğu bir coğrafyada yer almakta olup, sıra ile Roma,
Bizans ve akabinde de Osmanlı gibi dünyanın önde gelen güçleriyle sosyal,
kültürel, dinî, idarî ve benzer alanlarda karşılıklı ilişki ve etkileşim içerisinde
bulunmuştur. Ayrıca Doğu (Bizans) ile Batı (Roma)’nın siyasi, güç, ekonomik ve
benzer çekişmelerin en çok hissedildiği yerlerden biri olmuştur.
Arnavutluk’ta cereyan eden bu siyasi
çekişme durumuna Ortodoks ile Katolik Hıristiyan mezheplerin birbirine karşı
çekişmelerin en çok hissedildiği sırada Osmanlı Devleti Arnavutluk’u hâkimiyeti
altına almayı başarmış ve gayrimüslimleri zimmî statüsüne almıştı. Böylece dinî,
sosyal, kültürel, ekonomik vb. imkânların yanında Ortodoks ile Katolik
çekişmelerine de son verilmiştir. Zamanın en büyük gücün altına girmesiyle her
iki mezhepten mensup kimseler gerek Arnavutluk’ta, gerekse Arnavutluk dışında
daha rahat bir şekilde tebliğ etme vb. faaliyetlerini yerine getirebiliyor imkânına
sahip olmuştu.
Osmanlı’nın 500 seneden fazla (1385-1912) bir sürede Arnavutluk’ta
kalmasıyla sosyal vb. değişik nedenler sonucu İslam dininin çoğunluk oranda
benimsenmesiyle sonuçlanmış olması, Rumeli’deki Osmanlı hâkimiyeti anlayışına
örneklik bir konumuna yükselmiştir. O halde denilebilir ki, kültür ve
medeniyetlerin harmanlandığı bu topografya, üzerinde yaşayan farklı sosyal
faktörlere ve inançlara birlik ve yeniden diriliş ufku vermiş; tarihe
sosyo-kültürel modeller ve tarihî-teolojik tecrübe örnekleri bırakmıştır.
Arnavutluk Osmanlı Adalet Din Hıristiyanlar gayrimüslim Zimmi
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 6 Nisan 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 29 |