Kahve; tarihî, kültürel, sosyokültürel, ekonomik ve gastronomik değeriyle ortaya çıktığından bu yana hemen her toplum ve kültürde kendine bir şekilde yer edinmiştir. Başta menşei ve mucidi olmak üzere hakkındaki birçok muammalı meselenin hâlâ tam anlamıyla gün yüzüne çıkarılamadığı, kaynaklarda zikredilen bilgilerin menkıbe ve tevatürlere dayandırıldığı görülmektedir. Bütün bilinmezlerinin aksine ulaştığı her coğrafyada kendi kültürünü ve müesseselerini vücuda getirip hemen her sınıftan insanın tanıdığı yakın bir dost hâline gelmiştir. On altıncı yüzyılda kahveyle tanıştığı bilinen Osmanlı ferdinin ev, iş yeri ve ibadethane arasında sürdürdüğü sınırlı sosyal hayatı kahve ve kahvehaneler vasıtasıyla önemli bir değişim yaşamıştır. Kahve, varlığını ve meşruiyetini tam anlamıyla kabul ettirmeye başladığı 17. yüzyıldan itibaren her kesimden insanın hemen her fırsatta zevkle tükettiği bir içecek hüviyetini kazanmıştır. Kahvenin toplum hayatının derinlerine hızlı bir şekilde nüfuz eden bu müessir gücü, şairler üzerinde de etkisini aynı oranda göstermiştir. Birçok şairin, 16. yüzyıldan itibaren kahveye dair görüşlerini ortaya koyan şiirler kaleme aldıkları görülmektedir.
Bu çalışmada, kahve hakkında kısa bir girişten sonra 19. yüzyıl şairlerinin divanlarında kahveden bahsettikleri beyit veya bentlerinden bazı örnekler verilecektir. Daha sonra Diyarbakırlı Kâmî, Kerküklü Şükrî, Kıbrıslı Hilmî, İstanbullu Eşref tarafından kaleme alınan “kahve” redifli gazeller ile Benderli Cesârî’nin nazmettiği “kahve duhân” redifli gazel incelenecektir. Söz konusu gazellerden hareketle kahvenin toplum yaşamındaki yeri ve önemine değinilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 7 Sayı: 2 |