Av tarihi, insanlık tarihinin başlangıcına kadar dayanır. Avcılık, insanlığın ilk dönemlerinde yalnızca hayatta kalabilmek için yapılırken taş devriyle beraber ihtiyaç duyulan farklı ürünlerin hammaddesini temin etmek maksadıyla da gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Aynı şekilde avlanma usulleri ve avlanma sırasında kullanılan araç gereçlerde de zaman içerisinde bir dönüşüm ve gelişim durumu söz konusu olmuştur. Daha sonraki devirlerde ise hayatta kalabilmeyi sağlamanın dışında tamamen bir gelenek halini alan avcılık, neredeyse her toplumun ortak bir değeri haline gelmiştir. Bu bağlamda Türklerinde kültür öğelerinden biri olan ve varlığı günümüzde de devam eden av (şikâr) merasimleri, Hindistan’da hüküm sürmüş Bâbür İmparatorluğu’nun da en önemli gelenekleri arasında yer almış ve diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Bâbürlü padişahları da av eğlenceleri tertip etmişlerdir. Bâbürlülerde gerek padişahlar gerekse mirzaların ve hanedan üyelerinin özel ilgi alanı olan avcılık, aynı zamanda askerlerin daima savaşa hazır durumda olmalarını sağlamak amacıyla askeri bir talim unsuru olarak da yapılmıştır. Ayrıca, bazen gıda ihtiyacını karşılamak üzere yapılan av şölenleri, bazen de fil gibi vahşi hayvanları yakalayıp ehlileştirerek savaş meydanlarında faydalanmak için de icra edilmiştir. Dolayısıyla bu çalışmada Bâbürlüler örneğinden hareketle Türk kültürünün bir parçası olan av merasimleri hakkında bilgiler verilmiş olup, bu alanda yapılacak bilimsel çalışmalara katkıda bulunulması amaçlanmıştır.
The historical practice of hunting traces its origins to the beginning of human civilization. Initially, hunting served as a means of survival for early humans, gradually evolving into a source of raw materials essential for various products during the Stone Age. Over time, hunting methods and tools have undergonetransformation and development. What was once a necessity for survival eventually evolved into a cultural tradition deeply ingrained in the fabric of almost every society. Within this historical context, hunting, known as “shikar,” emerged as a significant cultural element among the Turks, enduring the ages to the present day. Notably, it held a significant position in the traditions of the Mughal Empire, which ruled over India. Much like in other Turkish states, Mughal sultans actively organized and participated in hunting excursions. For the Mughals, hunting held a dual significance, serving as both a cherished pastime for sultans, mirzas, and members of the dynasty and as a crucial element of military training, ensuring soldier’s constant readiness for warfare. In addition, hunting often fulfilled practical purposes, ranging from satisfying food needs through hunting feasts to capturing and taming wild animals such as elephants for deployment in battles. Consequently, this study provides insights into hunting ceremonies as an integral part of Turkish culture, focusing on the Mughals as a representative example. This study aims to contribute valuable knowledge to the area of scholarly research in this field.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 12 Sayı: 2 |