This study aims an analysis of Blaise Pascal’s conception of power. Unlike Descartes, Pascal’s distinction between the order of the will, as the order of the heart, and the order of the flesh, as the order of worldly desires, stands out as a fundamental feature of his thought. Therefore, Cartesian reason does not function rationally on two levels, according to Blaise Pascal, who makes distinctions between various centers of power and various forms of rationality: First, the organization of power cannot be solely based on ideas. Secondly, the imagination not only challenges reason, but it also establishes the foundation upon which reason is built. By defining the boundaries of reason, Pascal not only discovered a modus operandi to make better use of reason, but also demonstrated the issues raised by trying to apply reason in places where it has no purpose at all. In this context, the field of effects generates reasons of its own and cannot be grasped through the lenses of reason. In any potential conflict between an interest and an idea, the interest always holds the upper hand. That being said, an authority cannot acquire authority if it does not first establish a legitimate connection. For this reason, each force generates its own ideas, feelings, and beliefs. Only the sword bestows, according to Pascal a true right. Consequently, justice is the appearance of the force that uses the sword to claim its right. Pascal’s philosophy provides two crucial perspectives on power to consider: First, power offers its own rationality; it is not irrational in the face of reason. Second, power can be viewed autonomously within the contexts of power, imagination, and concupiscence management thanks to this rationality.
Bu makale Blaise Pascal’i bir iktidar düşünürü olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Pascal’in, Descartes’tan farklı olarak akıl düzeni dışında iradenin yani yüreğin düzeni ve tenin yani dünyevi isteklerin düzenini ayırt etmesi, düşüncesinin temel bir özelliği olarak öne çıkmaktadır. Böylelikle düzenler arasında farklı güç odakları ve farklı rasyonalite tipleri gözeten Blaise Pascal için Kartezyen akıl iki açıdan rasyonel olarak işlemez. Birincisi gücün düzeninde fikirler yetersiz kalır. İkincisi ise imgelem akla rakip olmanın ötesinde aklın üzerine yaslandığı zeminin kurucusudur. Aklın sınırını çizen Pascal, hem aklı daha etkin kullanmanın bir yolunu bulmuştur hem de aklın hiç işlemediği alanlarda akılla kavrayış geliştirmenin yarattığı sorunları göstermiştir. Bu bağlamda etkiler alanı aklın nedenleriyle anlaşılamaz aksine etkiler alanı kendisine ait bir akıl üretir. Güç hâkim olur, imgelemi kurar ve dünyevi istekleri yönetir. Bir fikir ile bir çıkar arasındaki mücadelenin galibi her zaman için güç sahibi olan çıkardır. Ancak bir güç, meşruiyet ilişkisi üretmeden iktidar olamaz. Bu yüzden her iktidar kendi duygularını, inanç ve fikir tiplerini de üretir. Pascal açısından gerçek bir hakkı ancak kılıç verir. Bu yüzden kılıçla hakkını elde eden iktidar kendisini adalet olarak sunar. Pascal’in düşüncesi iktidarı düşünmek açısından iki önemli yönelim sunmaktadır: İlk olarak iktidar akıl karşısında bir irrasyonalite değildir aksine kendisine ait bir rasyonalite sunar. İkinci olarak ise bu rasyonalite iktidarı güç, imgelem ve isteklerin yönetimi olarak kendisine özgü bir otonomi içerisinde ele almaya olanak tanır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 13 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 60 |