Geleneksel finans ve bankacılık sistemine alternatif olarak gelişen ve sayıları da gün geçtikçe artan İslami Finans kurumları ve uygulamaları hem ekonomi bilim insanlarının hem de din bilim insanlarının dikkatini çekmeye devam etmektedir. Bu tür kurum ve uygulamaların varlığını meşru kılan sebeplerin başında, birtakım geleneksel finans ve bankacılık uygulamalarının ve hizmetlerinin dini sınırları ihlal etmesi ve, bunun neticesi olarak da, dini hassasiyet taşıyan müslümanların geleneksel finans ürünlerinden faydalanamamalarıdır. Dolayısıyla, İslami Finans kurumları alternative uygulamaları ve ürünleriyle İslami hassasiyetleri gözönünde bulundurarak hizmet iddiası ile kabul görmektedir. Belirli ekonomik uygulamaların önünü almak gayesiyle ortaya konular İslami kısıtlamalar iki temel yasağa dayandırılabilir: ribā (faiz ve/veya tefecilik) ve garar (hile), birincisi yasal olmayan ve bir tarafı mağdur eden aşırı kazancı; ikincisi de belirsizliğin doğurduğu aldatma ve aşırı risk unsurlarını çağrıştırır. Bu çalışma, birincisini, yani ribā’yı, Kur’an perspektifinden ele almayı hedeflemektedir. İslam’da faiz konusunda bir çok araştırma yapılmış olsa da, Kur’an’da ve Peygamber’den geldiği iddia edilen kaynaklarda konunun farklı boyutları hem zihin karışıklığına, hem de bazı ince ayrıntıların gözden kaçmasına sebep olmuştur. Biz bu çalışmamızda Kur’an’ın varlık kazandığı dönemde ribā uygulamalarının ne olduğunu ve Kur’an’ın bu kavramı nasıl tasvir ettiğini aydınlatma gayretinde olacağız.
The spread of Islamic financial institutions and the adoption of their practices as alternatives to traditional banking and finance systems throughout the world have drawn increased interest in the academic pursuits of economists and religious academics alike. The justification for the establishment and promotion of such institutions and practices is formulated as follows: conventional financial systems violate Islamic bounds, and as a corollary, observant Muslims are unable to benefit from traditional financial products. As a result, alternative Islamic financing systems have emerged, with products claiming to comply with Islamic religious edicts. Islamic religious prohibitions that invalidate certain economic activities can almost always be predicated on two foundational principles: ribā (loosely rendered as either financial interest and/or usury) and gharar (also loosely rendered as deception), where the former denotes unlawful and excessive gain at the expense of a party’s disadvantage in a given transaction, and the latter refers to the uncertainties that result in unbearable risks and deceptions. The current research focuses solely on the former, as Islam’s holy scripture, the Qur’ān addressed it. Despite the fact that considerable ink has been spent on the matter of financial interest in Islam, there still seems to be confusion and indifference over how differently the subject is addressed in scriptural and prophetic sources. As a result, the researchers intend to confine the scope of their study to investigating what riba practice was like during the revelation of the Qur’an and how the Qur’an presents the concept of riba.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 27 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 1 |