Lacan’da bir duygulanım olarak tanımlanan kaygının kaynağı Yasa ya da Baba-nın-Adları değil, adlandırılamayandır. Bu yüzden Lacan, kaygının nedeninin anneden ayrılmanın yarattığı travma değil; bu travmanın yokluğu (eksikliğin eksikliği) olduğunu ileri sürer. Lacan’a göre bu durumun en açık göstergesi, kaygının dilin içinde yer almaya direnen adlandırılamayan’la karşılaşma ihtimali doğduğunda öznenin imgesele savrulmasını önleyen uyarıcı sinyal olarak ortaya çıkmasıdır. Yani kaygı, Baba-nın-Adının ya da babasal metaforun yokluğunda imgeler tarafından yutulma tehlikesi karşısında öznenin yaşadığı duygulanım olarak da tanımlanabilir. Adlandırılamayan kavramına yapılan bu Lacanyen referans, Franz Kafka’nın Dönüşüm romanında karşılaştığımız metamorfoza yeni bir boyut kazandırmaktadır. Lacanyen kaygı kavramından hareketle, Gregor Samsa’nın Baba-nın-Adı karşısında tabi olduğu yasa/simgesel düzen içerisinde bir belirip bir kaybolan ve kişinin arzulayan özne olarak inşa olabilmesine olanak tanıyan adlandırılamayan öğenin yarattığı kaygı duygulanımı ile mücadelesi deşifre edilebilir. Simgesel düzende bir gösteren-dışı kesik (nesne a) olarak belirlenim kazanan ve eksikliğin garantörü olarak Gregor’un arzusunu yapılandıracak olan yarık, Baba-nın-Adlarının fazla sert yapısı ve dayatmalarıyla tıkanmış ve Gregor’u simgesel düzenin dayatmaları karşısında kaygısından uzaklaştırarak, eksikliğin eksik olduğu bir oluş biçimine taşımıştır. Burada gitgide kendi arzusuna yabancılaşan Gregor’un seçebileceği iki yol vardır; ya içinde bulunduğu simgesel düzende, arzusunu yapılandıracak olan yarığı tıkayan dayatmalara karşı durarak kaygısına tutunacak ya da eksiğin eksikliğine doğru sürüklenerek kendisini simgesel düzenin dışına, imgelerin sonsuz anaforuna bırakacaktır. Bu çalışma, Lacanyen kaygı kavramından hareketle Gregor’un seçeceği yolu Dönüşüm’deki metamorfoz üzerinden yeniden okumayı amaçlamaktadır.
The source of anxiety, for Lacan, is not the Law or the Names-of-the-Father but the unnameable. Therefore, for him, the source of anxiety is not the trauma caused by the disconnection from the mother, but the absence of this trauma (the lack of lack). Anxiety arises as a warning signal when the possibility of encountering the unnameable that resists language comes up, to stop the subject’s relapsing into the imaginary. Anxiety can be defined as the affect in the face of the danger of being devoured by the images. We claim that in Kafka’s The Metamorphosis, Gregor’s struggle against anxiety is generated by the unnameable that makes itself felt now and then, and that enables him to constitute himself as a desiring subject in the symbolic. The rupture as an extra-linguistic suture that would constitute Gregor’s desire becomes dysfunctional due to the excessive oppression coming from the metonymic extensions of the Names-of-the-Father, and carries Gregor, distancing him from his anxiety, to a site of being where there is no lack of lack. Gradually moving away from his desire, Gregor is faced with two options: he will either cling to his anxiety by standing against these impositions that annul the suture, or leave himself to the endless flow of the images moving him to the lack of lack. This essay aims to reconsider and re-read Gregor’s choice through the extended metaphor of metamorphosis in The Metamorphosis, consulting Lacanian ideas of anxiety and objetaas its conceptual backcloth.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 22 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 32 Sayı: 2 |