İnsan ve doğa arasındaki ilişki Aydınlanma Dönemi ile birlikte hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Ancak bu değişim, yoğun kaynak kullanımına dayalı bir ekonomik yapıyı öngördüğünden dolayı, çevre bundan büyük ölçüde zarar görmüştür. Bu ekonomik anlayışın doğal yapıda yol açtığı tahribat sadece bitki ve hayvanlara değil, insanlara da büyük zarar vermektedir. Ortaya çıkan bu olumsuz tablo üzerine, mevcut üretim anlayışını sorgulayan ve bunun değiştirilmesi gerektiğini dile getiren düşünceler ortaya konmaya başlamıştır. Bu düşünceler içinde isminden en çok söz ettiren sürdürülebilir kalkınma anlayışı olmuştur. Ancak sürdürülebilir kalkınma anlayışı kendisini somutlaştıracak nitelikte çok sınırlı bir gelişme gösterebilmiştir. Çevrenin kirlenmesine yol açan en önemli neden ekonomik faaliyetler olmasına karşın, sürdürülebilir kalkınmanın bu konuda ortaya koyduğu modeller ya sınırlı olmuştur ya da etkisiz kalmıştır. Sürdürülebilir kalkınma mevcut ekonominin büyüme, tüketim, fayda-maliyet, rekabet gibi temel yapılarında esaslı bir değişiklik öngörmemektedir. Bu durum sürdürülebilir kalkınma anlayışının en zayıf halkasını oluşturmaktadır. 1980 sonrası gelişen küreselleşme süreciyle piyasa ekonomisinin dünya genlinde yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte, sürdürülebilir kalkınma anlayışının uygulanabilirliği konusundaki kuşkular daha da artmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kalkınma, Sürdürülebilir Kalkınma, Çevre Sorunları, Piyasa Ekonomisi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Şubat 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 47 |