The concept of the ‘eye’ denotes much more in the ancient Near East than an organ that enabling sight in living creatures. The origin of the belief that the eye possesses certain powers originates from ancient Mesopotamia, Egypt, and regions neighboring Israel. The eye discharged key symbolic roles and was attributed dualist qualities in the spiritual existence of the ancient people: eyes could be good or evil, divine and or devilish, protective or destructive. The duplexity of features attached to the eye caused it to appear in nearly all significant religious works reflecting the beliefs of the people of that period including written texts, sculptures, iconography, sacred objects, amulets, and prayers. These early societies generally lacked scientific and technological knowledge and tended to accord symbolic meaning to all extraordinary phenomena they encountered. Their lives and beliefs were thus steered by their beliefs. The symbolic connotations devised for the eye, which these societies created and attached to. It persist in some present-day societies.
Antik Yakındoğu’da ‘göz’ kavramı canlıların görmesini sağlayan bir organ olmanın ötesinde çok farklı anlamlar ifade etmektedir. İyi ve kötü, ilahi ve şeytani, koruyucu ve yıkıcı gibi düalist güçlere sahip olduğuna inanılan göz, antik çağ insanının yaşamını şekillendiren dini hayatında oldukça önemli sembolik rollere sahip olmuştur. Göze yüklenen çift yönlü bu özellikler onu, o dönem insanının inançlarını yansıtan yazılı metin, heykel, ikonografi, kutsal obje, koruyucu muska ve dua gibi dini anlam içeren tüm eserlerde bir şekilde yer almasına neden olmuştur. Bilim ve teknoloji bilgisinden büyük ölçüde uzak olan bu toplumlar, her karşılaştıkları olağanüstü duruma sembolik bir anlam yükleme eğiliminde olmuşlardır ve dolayısıyla yaşam biçimlerini inançları doğrultusunda yönetmiş ve yönlendirmişlerdir. Bu toplumların yarattıkları ve anlam yükledikleri gözün sembolik çağrışımlarına bazı günümüz toplumlarında dahi inanılmaktadır. Gözün belirli güçlere sahip olduğuna duyulan inancın kökeni, Antik Mezopotamya, Mısır ve komşu bölgelerden İsrail’e kadar uzanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 74 |