Nefis, akıl ve aşk itici güçleri arasında şekillenen insanın varoluş macerası, yine insanın dilsel dışavurum ürünleri olan edebî metinlere ve özellikle şiire büyük ölçüde yansımıştır. Bu dışavurum, farklı edebî geleneklerde yüzeysel farklılıklara sahip olmakla birlikte ortak bazı yönleri de ihtiva etmektedir. Klasik şiirde âşık-mâşuk-rakîb üçlüsü arasında cereyan eden aşk temasının İsmet Özel şiirinde de benzer biçimlerde tezahür ettiği söylenebilir. Klasik şiirde mecâzî ve hakîkî aşk arasında çoğu zaman sınırları belirsizleştiren, ayrımları anlamsızlaştıran bir geçişkenlik vardır. Özel’in şiirinde ise ideolojik hedeflerle tensel arzuların iç içe geçtiği, bunlar arasında keskin geçişlerin yaşandığı bir aşk söz konusudur. Klasik şiirde aşk, insanın tekâmül sürecinin önemli bir vasıtasıdır. Benzer şekilde İsmet Özel için de aşk, insanı varoluş atılımına sürükleyen bir harekettir. Diğer yandan klasik şiirde âşık kendi benliğini adeta yok ederek (fenâ) maşuğa kavuşurken İsmet Özel’in şiirinde güçlü bir “Ben” vurgusu dikkat çekmektedir. Ancak bu Ben’in aynı zamanda bir maşuk olarak anlaşılmasına fırsat veren ipuçları, klasik şiirde ve tasavvuf düşüncesinde bilinen âşık-maşuk bütünlüğü çerçevesinde meseleyi daha ilginç bir boyuta taşımaktadır. Bu makale, klasik şiir ile İsmet Özel şiirindeki aşk anlayışını ve âşık, mâşuk, rakîb tezahürlerini mukayeseli bir şekilde ele almayı, benzerlikleri ve farklılıkları tespit ve tahlil etmeyi amaçlamaktadır.
The existential adventure of man, shaped by the driving forces of the nafs [commanding self], reason, and love, has been largely reflected in literary texts, particularly poetry, which are also products of man’s linguistic expression. Although this expression has some superficial differences in different literary traditions, it also has some aspects in common. The love theme in classical poetry between the lover–beloved–rival [ashiq, mashuq, raqib] trio manifests itself in similar forms in İsmet Özel’s poetry. There is a transition in classical poetry between metaphorical and true love that frequently obscures the boundaries and renders the distinctions meaningless. Meanwhile, in Özel’s poetry, love is intertwined with ideological goals and sensual desires, with sharp transitions between them. In classical poetry, love is an important means of human evolution. Similarly, for İsmet Özel, love is an act that leads people to the leap of existence. İsmet Özel’s poetry draws attention with a strong emphasis on “self,” whereas in classical poetry, the lover almost destroys his own self (fenâ) and attains the beloved. However, the clues that allow this self to be understood as a beloved one elevate the issue to a more interesting level within the framework of the lover–beloved unity known in classical poetry and mysticism. This article aims to compare the concept of love and the manifestations of lover, beloved, and rival in classical poetry and İsmet Özel’s poetry, in order to identify and analyze the similarities and differences.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 5 Şubat 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 63 Sayı: 2 |