Öz
Amaç: Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen kanserdir. Meme kanserinin gelişimi hormonal etkiler, yaşlılık, alkol alımı, obezite, diyet ve genetik değişiklikler gibi birçok faktör tarafından düzenlenmektedir. ETS ile ilgili gen (ERG), ETS ailesinin bir üyesini kodlar. ETS proteinleri, çeşitli biyolojik süreçler tarafından düzenlenen çoklu genlerin ekspresyonunu aktive eden veya baskılayan transkripsiyon faktörleridir. Bu çalışmanın amacı, ERG proteininin günümüzdeki önemini ve meme kanseri etiyolojisindeki rolünü açıklığa kavuşturmaktır.
Gereç ve Yöntemler: 287 primer meme kanseri vakasından alınan doku örneklerinde immünohistokimyasal boyama ile ERG protein ekspresyonunu inceledik.
Bulgular: ERG proteini normal olarak vasküler endotelde eksprese edilmekteydi. Tümör ERG boyaması olguların %27,2'sinde (78/287) pozitif olarak tanımlandı. ERG ekspresyonu ile tümör invazyonu, lenf nodu ve/ veya uzak metastaz varlığı, ileri tümör evresi, histopatolojik derecelendirme ve lenfatik/nöral invazyon gibi klinikopatolojik özellikler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar gözlenmedi. Aksine, ERG ekspresyonu ile hem lenf nodu metastazı hem de Ki-67 indeksi arasında istatistiksel bir ilişki vardı. İlginç bir şekilde, ERG ekspresyonu ile lenf nodu metastazı arasında negatif bir korelasyon bulundu (p<0.01). ERG negatif hastalarda Ki67 yüzdeleri daha yüksek bulunsa da fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0.076).
Sonuç: Meme kanserlerinde ERT ekspresyonu, çoğu histolojik prognostik gösterge ile ilişkili değildir. Bununla birlikte, en invaziv ve proliferatif tümörlerin ERG-negatif grupta olduğuna dair bulgularımız, ERG'nin meme kanserlerinde negatif bir prognostik belirteç olarak kullanılabileceği kuşkusu yaratmıştır.