Öz
Talcott Parsons, Amerikan Sosyolojisinin en önemli temsilcisi ve kurucularından biridir. Kendisini ‘tedavi edilemez bir teorisyen’ olarak tanımlayan Parsons’un yaşam boyu süren gayreti, her şeyi kucaklayan genel bir eylem teorisinin inşasına yönelik olmuştur. Parsons, kariyeri boyunca dine karşı profesyonel bir ilgi göstermiştir. Bazı eleştirmenleri 1950'lerde çalışmalarının ana vurgusunun pozitivist bir önyargı ortaya çıkaracak şekilde değiştiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte Parsons, tam anlamıyla 'pozivitist' olarak nitelenebilecek bir sosyolog da değildir. Gerçekte Parsons, eğer din ve toplum diye bir 'denklem' kabul edilecek olursa onu ‘dinin sosyal bir olgu’ olduğu şeklinde değil, 'toplumun dini bir olgu' olduğu şeklinde ifade etmek gerektiğinde ısrar etmiştir. 'Din' kavramını oldukça genişletmiş, 'nihai değerler sağlayan' her şeyin 'din' olarak kabul edilebileceğini savunmuştur. Yeni gelişen sibernetik modeller üzerinden toplumu ve en önemli toplumsal olgulardan biri olan 'dini' inceleyen Parsons, dine yönelik multidisipliner yaklaşıma saygı duymuş ve onaylamıştır. Din tarihini evrim ve farklılaşma açısından izleyen Parsons, dinin evrimini, dinin giderek yaşamın diğer alanlarından ayrılması ve gittikçe özerk hale gelmesi süreci olarak tanımlamıştır.