Madness can be divided into "clinical madness" and "social madness". The clinical one is a human condition caused by the deterioration of the mental balance of the person. The other is socially constructed. Foucault focuses on the second type of madness. What he wrote about madness can be considered as an attempt to define "social madness". In this study, the accusation of madness against the prophets is discussed as one of the examples of socially constructed madness and it is tried to be proven. In the study, it is claimed that it is aimed to block the message of prophethood by declaring the prophet "irrational" and "asocial" through this accusation. The accusations of madness have been one of the most severe social restrictions faced by the prophets. Because the discourse of madness is a form of social closure and an effective tool to isolate the prophet and it has the sociological potential to transform the public image of the prophet into a madman, seer or sorcerer. This puts a religious message at risk of being lost before it spreads through society.The helplessness of the prophets in the face of this attempt is discussed in the study.Anotherimportant finding in our study is that just like the discourse of madnes, the discourse of the cleverness (not madman) is also socially constructed.Both the discourse of madness and the discourse of “not madness” both exist completely sociologically, independent of the personal mind of the prophet. We can observe it clearly in the life of the Prophet Hz. Muhammad. The point of view of the study is a Foucauldian sociological perspective. The data source is the Qur'an. Its method is discourse analysis. It can be considered interdisciplinary as it benefits from the method and reserve of both sociology and Tafsir science.
Delilik, “klinik delilik” ve “toplumsal delilik” olmak üzere ikiye ayrılabilir. Klinik olan, kişinin akli dengesinin bozulmasından kaynaklı insani bir durumdur. Diğeri ise sosyal olarak inşa edilir. Foucault, deliliğin ikinci türüne odaklanmaktadır. Onun delilik hakkında yazdıkları bir nevi “toplumsal delilik”i tanımlama çabası olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmada peygamberlere yönelik delilik ithamı, sosyal olarak inşa edilen delilik örneklerinden biri olarak ele alınmakta ve ispatlanmaya çalışılmaktadır. Çalışmada bu itham yoluyla peygamberi “akıldışı” ve “toplumdışı” ilan etmek suretiyle nübüvvet mesajını etkisiz hale getirmenin hedeflendiği ileri sürülmektedir. Delilik yönündeki ithamlar peygamberlerin karşılaştıkları en ağır sosyal kısıtlamalardan biri olmuştur. Çünkü bu bir toplumsal mahkûmiyet biçimidir ve peygamberi yalnızlaştırmaya yönelik etkili bir araçtır ve (başarılı olduğunu varsaymak koşuluyla) peygamberin toplumdaki imajını bir meczuba, kâhine veya büyücüye çevirebilme potansiyeli vardır. Bu da bir dini mesajın topluma sirayet edemeden yok olması riskini doğurur. Peygamberlerin bu girişim karşısında nasıl çaresiz kaldıkları çalışmamızda ele alınmaktadır. Çalışmamızdaki önemli tespitlerden biri de sosyal olarak inşa edilmiş bir delilik söylemi karşısında onu geçersiz kılacak akıllılık (yani deli olmama) söyleminin de yine sosyal olarak inşa edildiğine yönelik çabadır. Gerek delilik söylemi gerekse akıllılık söylemi ikisi de peygamberin kişisel aklından bağımsız şekilde tamamen sosyolojik olarak var olur. Bunu Hz. Peygamberin hayatında açık şekilde gözlemleyebilmekteyiz. Çalışmanın bakış açısı Foucaultcu bir sosyolojik perspektiftir. Veri kaynağı Kur’an ayetleridir. Yöntemi söylem analizidir. Hem sosyoloji hem de Tefsir biliminin yöntem ve rezervinden yararlandığı için disiplinlerarası sayılabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Hakemli Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 3 |
· JAD, bilgiyi genişletmek ve geliştirmek için tamamen Açık Erişim Dergi Politikasını kabul eder.
· Adres: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Esenboğa Yerleşkesi Çubuk/Ankara