Looking through the lens of critical geopolitics, the article challenges Turkey’s so-called ‘bridge’ position and the binary opposition of Europe and Asia by arguing that the vision of Turkish foreign policy has been imagined spatially and constrained geo-strategically. In this article, for the first time, I coined the term ‘geo-positioning’ in describing Turkey’s ‘in-between’ location based on geographical, geostrategic, geopolitical, and geo-cultural variables taken together. Therefore, the main assumption of this article is that geo-positioning can alternate because it depends on state leaders’ subjective vision and perception of achieving a new strategy for dealing with geopolitical challenges. Therefore, Turkey’s evolving policies towards Eurasia are a consequence of the Ankara governments’ search for an alternative vision and geo-positioning since in post-Cold War international relations. The article analyses whether the goals of Turkish foreign policy were shaped by material or ideational interests and how they influenced Turkey’s geo-positioning in Eurasia. For the last two decades, traditional Turkish foreign policy has been altered by evolving multi-dimensionally and engaging actively in the Caucasus, Central Asia, the Middle East, and North Africa. After summarizing the uncertainties of post-Cold War politics, the second part examines the implication of multidimensional foreign policy under the Justice and Development Party (AKP) leadership since 2002. The article concludes that the new geo-positioning of Turkey in the twenty-first century has evolved paradoxically around collaboration and competition with Russia, China, and Iran.
Turkey Eurasia Twenty-First Century AKP Iran Russia China Turkish Foreign Policy
Eleştirel jeopolitiğin merceğinden bakarak, bu makale Türkiye’nin sözde ‘köprü’ konumuna ve Avrupa ile Asya arasındaki ikili karşıtlığa meydan okuyor. Türk dış politikasının vizyonunun mekânsal olarak hayal edildiğini ve jeostratejik olarak sınırlandırıldığını savunuyor. Bu makalede, ilk kez, ‘jeo-konumlandırma’ terimini coğrafi, jeostratejik, jeopolitik ve jeo-kültürel değişkenler bir arada ele alınarak Türkiye’nin ‘arada’ konumunu analiz etmek için kullandım. Bu nedenle, eleştirel analizimin ana varsayımı, jeo-konumlandırmanın değişebileceğidir çünkü devlet liderlerinin öznel vizyonuna ve jeopolitik değişkenlere göre tasarlanmış yeni bir stratejiyi başarabilme algısına bağlıdır. Türkiye’nin Avrasya’ya yönelik gelişen politikaları, Ankara hükümetlerinin Soğuk Savaş sonrası uluslararası ilişkilerden bu yana alternatif bir vizyon ve jeo-konumlandırma arayışının bir sonucudur. Bu nedenle makale, Türk dış politikasının amaçlarının maddi ya da fikri çıkarlar tarafından şekillenip şekillenmediğini ve bunların Türkiye’nin Avrasya’daki coğrafi konumunu nasıl etkilediğini analiz etmektedir. Son yirmi yıldır geleneksel Türk dış politikası çok boyutlu bir şekilde evirilerek ve Kafkasya, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya aktif bir şekilde yönelerek değişime uğradı. Soğuk Savaş sonrası siyasetteki belirsizlikleri özetledikten sonra, ikinci bölüm 2002’den Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) liderliğindeki çok boyutlu Türk dış politikasını irdeliyor. Makale, Türkiye’nin yirmi birinci yüzyıldaki yeni jeo-konumlandırmasının Rusya, Çin ve İran ile paradoksal bir şekilde işbirliği ve rekabet etrafında geliştiği sonucuna varıyor.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Uluslararası Tarih |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 1 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 5 Sayı: 2 |
4490jatr@gmail.com