Amaç: Pnömotoraks, yenidoğan döneminde hayatın diğer dönemlerine göre daha sık görülür ve acil müdahale gerektiren bir durumdur. Pnömotoraks tedavisinde göğüs tüpü yerleştirilmesi tek ve geçerli tedavi şekli olma özelliğini sürdürmektedir. Bu çalışma; pnömotoraks nedeniyle göğüs tüpü uygulaması yapılmış yenidoğanlarda retrospektif olarak planlanmıştır. Klinik bulgular ve demografik karakteristikler, teknik özellikler, komplikasyonlar araştırılmış ve bunların tanı ve tedaviyi nasıl yönlendirdiği incelenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Üç senelik periyot içerisinde yenidoğan yoğun bakıma yatan pnömotoraks gelişmiş bebeklerde; gebelik haftaları, doğum şekli, ağırlık, boy, yatış tanıları, pnömotoraks öncesi, pnömotoraks anı ve sonrasındaki solunum durumları, pnömotoraks gelişiminin olduğu taraf, tüpün konulması, tüp kalış süresi, hastanede kalış süresi, kan, idrar, göğüs tüpünün uç kısmının kültürü, trakeal tüp kültürleri, nekrotizan enterokolit gelişimi, şifa durumları, takip süreleri ve bu takip sürelerinde oluşan akciğer patolojileri kaydedildi.
Bulgular: Bebeklerin pnömotorakstan şifa durumlarını doğum şekli, ağırlık, boy, pnömotoraksın geliştiği taraf, tüpün konulduğu taraf, tüpün konulduğu anki bebeğin yaşı, tüp kalış süresi etkilememektedir. Pnömotoraks öncesi, pnömotoraks anındaki ve sonrasındaki solunum durumları önemlidir. Altta yatan akciğer patolojisi prognozu etkilemektedir.
Erken tanı için röntgen grafilerindeki medial radyolüsen alanlar ve loküle radyolüsen alanlar dikkati çekmektedir.
Sonuç: Pnömotoraks mortalitesini ve morbiditesini azaltmada yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki bebekler vital bulgular ve radyografik işaretler açısından yakından takip edilmeli, bebekte stabiliteyi bozan durumlarda acil göğüs tüpü yerleştirilmelidir. Klinik durumu bozmayan minimal pnömotorakslar göğüs tüpü konulmadan yakından izlenmelidir.
Objective: Pneumothorax, which is more common in the newborn period compared to other periods of life, is a condition that requires urgent intervention. Chest tube placement remains the only and valid treatment for pneumothorax. A retrospective study was performed in terms of guiding the diagnosis and treatment, which can be obtained from technical features, complications, clinical findings, demographic characteristics of chest tube applications.
Materials and Methods: Infants diagnosed with pneumothorax in a 3 - year neonatal intensive care unit were included in this retrospective study. Pregnancy weeks, delivery type, weight, height, hospitalization, respiratory status before and after pneumothorax, side of pneumothorax development, tube placement, length of tube stay, length of hospital stay, blood, urine, chest tube, tracheal tube cultures, necrotizing enterocolitis development, healing conditions, follow-up periods and pulmonary pathologies during these follow-up periods were recorded.
Results: The recovery status of the infants from pneumothorax is not affected by the mode of delivery, weight, height, the side on which the pneumothorax develops, the side on which the tube is placed, the age of the baby on which the tube is placed, and the duration of the tube stay. Pulmonary status before, during and after pneumothorax is important. The underlying lung pathology affects prognosis.
For early diagnosis, medial radiolucent areas and loculated radiolucent areas on radiographs are noteworthy.
Conclusion:, The baby should be closely monitored for vital signs In order to reduce the mortality and morbidity of the pneumothorax and an emergency chest tube should be placed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orjinal Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2020 |
Kabul Tarihi | 23 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 10 Sayı: 1 |