Abstract: Klinisyenler sezaryenin plasental yapışık sendromları, uterin skarlı gebelikler, uterin rüptür, anormal adet kanaması veya istmosel gibi uzun dönem komplikasyonlarını azaltmak için büyük çaba sarf etmektedirler. Sezaryen kesisinin kapatma tekniği konusunda bir tartışma mevcuttur. Bu çalışmanın amacı, rezidüel miyometriyal kalınlık, istmosel, adet bozuklukları, dismenore ve disparoni üzerindeki histerotomi insizyonunun tek katmanlı ve çift katmanlı kapatılmasının etkisini karşılaştırmaktı.
Materyal Method: Temmuz – Ekim 2021 tarihleri arasında Bursa Yüksek İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi adlı üçüncü basamak bir merkezde prospektif bir randomize kohort çalışması yapılmıştır. Hastalar randomize olarak tek katlı kilitli devamlı onarım ve çift katmanlı kilitsiz devamlı onarım gruplarına ayrılmıştır. Hastalar istmosel oluşumunu, rezidüel miyometriyum kalınlığını değerlendirmek için transvajinal ultrason ile muayene edimiştir ve menstrüel özellikler, dismenore ve disparoni hakkında sorgulanmıştır. Hastalar ayrıca ilk sezaryen ve birden fazla sezaryen uygulanan gruplara ayrılmıştır.
Results:
Histerotomi insizyonu tek kat kilitli devamlı (TKKD) ve çift kat kilitsiz devamlı (ÇKKD) teknikle kapatılan kadın sayısı sırasıyla 68 ve 71'dir. Demografik değişkenler, obstetrik öykü, postoperatif komplikasyonlar, neonatal sonuçlar açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Bu grupların karşılaştırılmasında adet sonrası kanama, ağır adet kanaması, ilişki sonrası kanama, dismenore, disparoni açısından anlamlı fark olmadığı görülmüştür. İnsizyonel rezidüel miyometrial kalınlık p değeri 0,007 ile ÇKKD grubunda daha yüksekti. TKKD grubunda 6 hasta ve ÇKKD grubunda 5 hastada istmosel saptandı (p: 0,941).
Hastalar ayrıca ilk kez sezaryen (TKKD n: 33'e karşı ÇKKD, n:33) ve birden fazla sezaryen (TKKD n: 35'e karşı ÇKKD, n:38) olan kadınlar olarak kategorize edilmiştir. Bu alt gruplardaki hastaların karşılaştırılması da istmosel oluşumu, menstrüel bozukluklar veya rezidüel miyometrial kalınlık açısından anlamlı farklılık görülmemiştir.
Conclusions:
İstmosel insidansı veya menstrüel bozukluklar açısından, tek kat ile çift kat kapatma karşılaştırıldığında anlamlı bir fark meydana gelmemiştir. Ancak, histerotomi insizyonları çift kat kilitsiz devamlı teknikle kapatılan kadınlarda, özellikle tekrarlanan sezaryen uygulanan kadınlar, tek kat kapatma grubuna göre daha kalın bir rezidü miyometriyuma sahip bulunmuştur.
Single layer Double layer Cesarean Isthmocele Residual Myometrial Thickness
Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi
2011-KAEK-25 2020/06-02
Abstract:
Physicians are making great efforts to decrease the long-term complications of the cesarean section such as placental adherent syndromes, uterine scar pregnancies, uterine rupture, abnormal menstrual bleeding, or isthmocele. There is a controversy about the closure technique of the cesarean incision. The purpose of that study was to compare the impact of single layer versus double-layer closure of the hysterotomy incision on the residual myometrial thickness, isthmocele, menstrual disorders, dysmenorrhea, and dyspareunia.
Material and Method
A prospective randomized cohort study has been performed in a tertiary center named Bursa Yuksek İhtisas Training Research Hospital between July – October 2021. Patients were randomly assigned to each procedure (1:1) to the Single Layer Locked Continuous group and Double-layer Continuous un-locked group as uterine closure technique. Patients were examined via transvaginal ultrasound to evaluate the isthmocele occurrence, residual myometrium thickness, and inquired about menstrual properties, dysmenorrhea, and dyspareunia. Patients were also divided into groups via underwent first cesarean and more than one cesarean.
Results:
The numbers of the women whose hysterotomy incision was closed by single-layer locked continuous( SLLC) technique and double-layer un-locked continuous(DLUC) technique 68 and 71 respectively. There was no statistically significant difference in terms of demographic variables, obstetric history, post-operative complications, neonatal outcomes. The comparison of these groups revealed that there was no significant difference in terms of post-menstrual bleeding, heavy menstrual bleeding, post-coital bleeding, dysmenorrhea, dyspareunia. The incisional residual myometrial thickness was higher in the DLUC group with a p-value of 0,007. Six patients in SLLC and 5 patients in the DLUC group have detected isthmocele (p: 0,941).
Patients have also been categorized as women who undergone their first cesarean section (SLLC n: 33 versus DLUC, n:33) and more than one cesarean section (SLLC n: 35 versus DLUC, n:38). Comparing the patients in these subgroups also did not differ significantly in terms of isthmocele occurrence, menstrual disorders, or residual myometrial thickness.
Conclusion:
No significant difference had occurred in terms of isthmocele incidence, or menstrual disorders comparing the single layer versus double-layer closure. However, women whose hysterotomy insicions were closed with double-layer un-locked continuous technique have a thicker resudial myometrium than single layer closure group especially women who underwent repeated cesarean.
Single layer Double layer Cesarean Isthmocele Residual Myometrial Thickness
2011-KAEK-25 2020/06-02
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orjinal Araştırma |
Yazarlar | |
Proje Numarası | 2011-KAEK-25 2020/06-02 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2023 |
Kabul Tarihi | 28 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 13 Sayı: 3 |