Küreselleşme
özellikle 1980’li yıllarda neoliberal politikaların uygulanmaya başlanmasıyla
birlikte etkisini göstermeye başlamıştır. Küreselleşme kavramı son zamanlarda yoğun bir
şekilde üzerinde durulan bir konu olmasına karşın, küreselleşme olgusunun
ortaya çıkışı ve gelişim süreci daha eskilere dayanmaktadır. Teknolojinin ve
kitle iletişim araçlarının hızlı bir şekilde gelişmesi küreselleşmenin
etkilerinin günümüzde daha hissedilir olmasını sağlamıştır. Bu bakımdan
küreselleşmenin etkileri sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal alanda daha
belirginleşmiştir. Bu gelişme ve değişmelere ayak uyduramayan ya da gelişimleri
anlamayan ülkeler birtakım sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Küreselleşme
ile birlikte zengin ile fakir arasındaki ayrım daha fazla açılmıştır. Zengin
daha zengin fakir ise daha da fakirleşmiştir. Zengin ile fakir arasındaki gelir
dengesizliği hızlı bir şekilde artmıştır. Bundan daha fazla etkilenen hiç
kuşkusuz gelişmekte olan ülkeler olmuştur. Küreselleşmenin ülkeler açısından
yarattığı sorunlardan yoksulluk sorunu dikkat çeken konular arasındadır.
Yoksulluk sadece Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bir sorun olmayıp dünyadaki
bütün ülkelerin artık başlıca mücadele edecekleri sorun haline gelmiştir.
Yoksulluk olgusu küresel sorun olarak kabul görmektedir. Küresel bir sorun olarak kabul edildiği için
geleceğini düşünen ülkeler bu sorunlarla başa çıkmanın yollarını aramaya
çalışmışlardır. Sanayi devriminden önce yoksulluk kavramı literatürde pek
kullanılmamaktaydı. Sanayi devriminden önce durumu iyi olmayanlara yapılan
yardımlar dini inanışın bir gereği olarak kabul görmekteydi. Sanayi devrimiyle
birlikte kitle üretimine geçilmesi, nüfusun artması, hızla köyden kente olan
göçle kentte iş bulamayan insanların artması, insanların yaşam standartlarının
değişmesine neden olmuştur. 1920 yılında yaşanan Ekonomik Buhran sonucu
işsizlik, geçim sıkıntısı, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamama gibi sıkıntılar
sonucu yoksulluk hızlı bir şekilde artmıştır. Yoksulluk çok boyutlu ve karmaşık
bir olgudur. Her ülke ve bölge için
yoksulluk kavramının anlamı, boyutu ve derecesi değişmektedir. Yoksulluk olgusu,
sahip olunan sosyo-kültürel yapıya, koşullara bağlı olarak değişmektedir.
Yoksulluk, gerekli asgari düzeydeki ihtiyaçlarını karşılayacak, sosyal,
kültürel ve ekonomik birtakım araçların olmamasıdır. İnsanların beslenme,
barınma, sağlık gibi hayatını devam ettirmesi için gerekli olan ihtiyaçlarını giderememe,
hayatın gerektirdiği bazı sosyal, siyasi, kültürel olanakların kısıtlı
olmasından dolayı dışlanmaktadır. Tarihsel süreç göz önüne alındığında gelişmiş
ya da gelişmekte olan ülkeler, sahip oldukları ekonomileri, yaşam standartları,
gelir düzeyleri gibi göstergeler ülkeden ülkeye farklı olmasına rağmen
ülkelerin sürekli mücadele ettikleri ve bu yönde politikalar geliştirmeye
çalıştıkları görülmüştür. Bu konuda özellikle Dünya Bankası, Birleşmiş
Milletler gibi kuruluşların da bu konuya dikkat çekmeleri yoksulluk üzerinde
durulması gerektiğini, konunun önemli olduğunu göstermiştir. Ülkeler kendi
sosyo-kültürel, ekonomik, siyasi olarak sahip oldukları özellikleri göz önünde
bulundurarak yoksullukla mücadelede kamu politikaları geliştirmeye çalışmışlardır.
Artan teknolojik yenilikler, ekonomik ve sosyal imkanlarının değişmesi ve
gelişmesi sonucunda dünyada ve Türkiye’de refah seviyesi artmıştır. Ancak artan
bu refah seviyesi gelir dağılımındaki eşitsizliği daha da artırmış ve aradaki
çizgiyi daha belirgin hale getirmiştir. Dünyada ve Türkiye’de bu kadar önemli
bir sorun olan yoksulluk sorununa ne gibi çözüm önerileri getirilebilir? Bu
çalışmada bu sorunun cevabı aranmaktadır. Çalışmanın temel amacı küreselleşme
sürecinin yoksulluk üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Bu bakımdan yoksulluk
kavramı ayrıntılı olarak ele alınacak, farklı yaklaşımlar ve boyutları ortaya
konulacaktır. Yoksulluğu önlemeye
yönelik yaklaşımlar değerlendirilecektir. Türkiye’de yoksullukla mücadele
kapsamında kurum bazında uygulanan politikalar üzerinde durulacak, eleştirel
bir değerlendirme yapılacaktır.
Globalization has begun to take effect, especially with the introduction of neoliberal policies in the 1980s. The rapid development of technology and mass media has made the effects of globalization more visible today. In this respect, the effects of globalization are more evident in social, cultural, economic and political contexts. Countries that fail to comply with these developments and changes, or who do not understand their development, are faced with a number of problems. Along with globalization, the distinction between rich and poor has been further opened. The wealthier the richer the poorer the poorer the poorer. The income imbalance between the rich and the poor has increased rapidly. Undoubtedly more affected than this is the developing countries. The problem of poverty among the problems that globalization creates for countries is among the issues that attract attention. Poverty is not just a problem of all countries in the world faced the problem they will now Turkey has become a major challenge. The phenomenon of poverty is regarded as a global problem. Since it is considered a global problem, the countries that think for the future have sought to find ways to cope with these problems. Before the industrial revolution, the concept of poverty was not used in the literature. Prior to the industrial revolution, aid to those who were not in good standing was regarded as a requirement of religious belief. The transition to mass production with the industrial revolution, the increase in population, the rapid increase in the number of people who can not find jobs in the city due to migration from the peasant to the city has caused people’s living standards to change. The economic depression experienced in 1920 resulted in rapid poverty, such as unemployment, loneliness, and the inability to meet obligatory needs. Poverty is a multi-dimensional and complex phenomenon. For every country and region, the meaning, dimension and grade of the concept of poverty vary. The phenomenon of poverty varies depending on the socio-cultural structure and conditions. Poverty is the absence of social, cultural and economic means to meet the minimum needs. Not being able to meet the needs of people to maintain their lives like nutrition, shelter and health is being excluded because of the limited social, political and cultural opportunities that life requires. When the historical process is considered, it is seen that developed and developing countries are constantly struggling and trying to develop policies even though the indicators such as their economies, living standards, income levels are different from country to country. It has been shown that it is important that institutions such as the World Bank and the United Nations, in particular, should focus on this issue and focus on poverty. Countries have tried to develop public policies in combating poverty, taking into account their socio-cultural, economic, and political characteristics. Increasing technological innovation, it has increased as a result of economic and social change and development of welfare facilities in the world and in Turkey. However, this increased level of welfare has further increased the disparity in income distribution, making the line more evident. What kind of solutions to the problem of poverty which is so important in the world and Turkey can be a problem? In this study, the answer to this question was searched. In this context, the concept of poverty is discussed in detail, different approaches and dimensions of the concept of poverty has been put forward. The profile of poverty in our country benefiting from Turkey Statistical Institute data was studied. It also focused on the policies implemented under the fight against poverty in Turkey, as a country, proposals has been developed to effectively combat poverty problem.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 21 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 1 |