Amaç: Epitelyal over kanseri (EOK) hastalarında uzun dönem sağ kalımla ilişkili klinik ve epidemiyolojik risk faktörlerini tanımlamak.
Gereçler ve Yöntem: Jinekolojk onkoloji kliniğimizde Aralık, 2006 ve Ocak, 2019 tarihleri arasında epitelyal over kanseri tansı alan tüm hastaların tıbbi kayıtları incelenmiştir. Çalışmaya EOK tanısı ile evreleme cerrahisi yapılan ve adjuvant platin bazlı kemoterapi alan hastalar dahil edilmiştir. Tıbbi kayıtları eksik, platin dirençli veya Aralık, 2020 tarihi itibatri ile hayatta olup takip süresi 84 aydan kısa olan olgular çalışma dışında bırakılmıştır. Uzun dönem sağ kalım tanı aldıktan sonra ≥7 yıl yaşayan hastaları tanımlamak için kullanılmıştır. Hastalar sağ kalım ≥7 yıl ve sağ kalım <7 yıl olarak gruplandırılmıştır. Gruplar, klinik ve epidemiyolojik faktörler açısından Mann Whitney U ve ki-kare testleri kullanılarak karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Her iki grup arasında yaş (p=0,33), menapoz durumu (p=0,78), dahili hastalık (p=0,11), ailede malignite öyküsü (p=0,80), Eastern Cooperative Oncology Group performans skoru (p=1,0), CA 125 düzeyi (p=0,66), optimal sitoredüksiyon (p=0,72), neoadjuvant kemoterapi (p=1,0) ve International Federation of Gynecology and Obstetrics (FIGO) evresi (p=0,42) açısından anlamlı fark saptanmadı.
Sonuç: Çalışmamızda sitoredüktif cerrahi uygulanan platin sensitif EOK’li kadınlarda uzun dönem sağ kalım ile ilişkili herhangi bir klinik veya epidemiyolojik faktör saptanamamıştır.
yok
yok
Aim: To identify clinical and epidemiological risk factors associated with long-term survival in epithelial ovarian cancer (EOC) patients.
Materials and Method: Medical records of all patients who received an epithelial ovarian cancer diagnosis between December 2006 and January 2019 in our gynecological oncology clinic were examined. Patients who underwent staging surgery with a diagnosis of EOC and received adjuvant platinum-based chemotherapy were included in the study. Patients with incomplete medical records, platinum-resistant or alive as of December 2020, and having a follow-up period of fewer than 84 months were excluded from the study. Long-term survival has been used to describe patients living ≥7 years after diagnosis. Patients were grouped as survival ≥7 years and survival <7 years. The Groups were compared in terms of clinical and epidemiological factors by using Mann-Whitney U and chi-square tests.
Results: The two groups were comparable with regard to age (p=0.33), menapausal state (p=0.78), chronic disease (p=0.11), positive family history for malignancy (p=0.80), Eastern Cooperative Oncology Group performans skoru (p=1.0), CA 125 levels (p=0.66), optimal cytoreduction (p=0.72), neoadjuvant chemotherapy (p=1.0), International Federation of Gynecology and Obstetrics (FIGO) stage (p=0.42).
Conclusion: According to the results of our study, we found no clinical or epidemiological factors associated with long-term survival in women with platinum-sensitive EOC who underwent cytoreductive surgery.
yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Hastalıkları ve Doğum |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | yok |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2021 |
Gönderilme Tarihi | 5 Nisan 2021 |
Kabul Tarihi | 17 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 18 Sayı: 3 |