Events coming into being out of human control and destructing
the equilibrium of social and economic structure are generally named as
catastrophes and natural disasters[1].
In its most general definition “catastrophe” is a destructive event, which has
an effect in human life. Specifically, it is a destruction that is caused by
nature[2].
Catastrophes can be categorized in two groups including
social and natural ones. This study does not deal with the catastrophes coming
into being by human hand but mainly focuses on natural disasters. People have
always become desperate mostly because of earthquakes, famines as a result of
drought, epidemic invasion of insects, cholera (illet-i mahfufe), plague (ta’un)
torrents and heavy rains, intense heat (şiddet-i harare) and intense cold
(şiddet-i şita), conflagration, animal diseases like hoof and mouth diseases
and cattle pestilence.
Within a long lasting period so as to study this subject
several classifications in Ottoman Archives in Prime Ministry (Cevdet, İrade,
Ali Emiri, Hatt-ı Hümayun and partially Mühimme classifications) were scanned.
In addition, with an exemplification way, the Ottoman Law Records “chronicles” coinciding with the same period
in important Anatolia centers (Diyarbakır, Harput, Trabzon, Adana, Antep,
Ankara, Amasya, Bursa, Kayseri, Konya) were scanned. Moreover, chronicles
(Asım, Şani-zade, Lütfi and Cevdet Tarihi) and travel books (especially written
by foreign travelers) which belong to the same period were scrutinized.
[1] According to an opinion about
catastrophes “whichever kind they are named, whole catastrophes belongs to
category accident that they perceived as unusual and unexpected by the
individuals. This category plays role in history that has always been a
controversial subject… Gy. Hazai, “Osmanlı Tarihinde Doğal Afetlerin Rolü
Hakkında Birkaç Görüş”, Osmanlı
İmparatorluğunda Doğal Afetler, Editör Elizabet Zachariadou, Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, Istanbul, 2001, p.3.
The Ottoman Empire Anatolia Natural Catastrophes Earthquake Drought
İnsanların kendi iradeleri
dışında gerçekleşen ve meydana geldikleri dönemlerde toplumun sosyal ve
ekonomik dengelerini alt-üst eden hadiselere genelde tabiî afetler adı
verilmektedir. En geniş manasıyla “Afet”,
insanlara zarar veren olaylardır. Biraz daha dar kapsamlı olarak da, doğanın
sebep olduğu yıkımdır.
Afet türlerini beşerî ve
tabii olarak ikiye ayırmak mümkündür. Ancak doğrudan insan eliyle meydana
getirilmiş afetler üzerinde bu çalışmada durulmamıştır. Tabii afetler esas
olarak alınmıştır. Tabii veya doğal afetler, adından da anlaşılacağı üzere
doğal kökenli olup, oluşumları temelde tabiata ve tabiat olaylarına ve
özelliklerine dayanmaktadır.
Başta deprem olmak üzere,
kıtlık ve buna bağlı olarak kuraklık, çekirge ve benzeri böcek istilaları, veba
(ta’un) salgınları, kolera (illet-i mahfufe) salgınları, sel ve şiddetli
yağmurlar, şiddetli sıcak (şiddet-i harare) veya şiddetli soğuk (şiddet-i
şita), yangın, hayvan hastalıkları (şab, sığır vebası) ve benzeri hadiseler
karşısında insanların çoğu kez çaresiz kaldıkları bilinmektedir. Afetlerin en
önemli özelliği, doğal olması, can ve mal kaybına sebep olmalarıdır. Bir diğer
özelliği ise çok kısa sürede yani aniden meydana gelmeleridir. En kısa süreli
afet, deprem olup, süresi saniyelerle sınırlıdır. En uzun süreli afetler ise
sel, su baskını ve fırtınadır. Tabii afetlerin en önemli
özelliklerinden bir tanesi de başladıktan sonra engellenememesidir. Yani
insanlar çaresizdirler. Bununla birlikte bazı tabii afetler önceden tahmin
edilebilmektedir. Depremlerin nerelerde olacağını tahmin etmek mümkündür. Ancak
ne zaman olacağını bilmek mümkün değildir. Heyelan, çığ, don ve sel olaylarının
zamanını da tespit etmek mümkün olabilir.
Uzun bir
dönemden beri yürüttüğümüz ve ilk sonuçlarını bu tebliğimizde ortaya
koyacağımız bu çalışmamızda; başta Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki çeşitli
tasnifler (Cevdet, İrade, Ali Emiri, Hatt-ı Hümayun ve kısmen Mühimme tasnifi)
taranmış ve buna ilave olarak örnekleme yoluyla yine aynı döneme ait Anadolu’daki
önemli merkezlerin Şer’iyye Sicillerine de (Diyarbakır, Harput, Trabzon, Adana,
Antep, Ankara, Amasya, Bursa, Kayseri, Konya) müracaat edilmiştir. Ayrıca yine
aynı döneme ait Vak’a-nüvis tarihleri (Asım, Şanî-zade, Lütfi ve Cevdet Tarihi)
ve seyahat-nameler (özellikle bu dönemlere ait yabancı seyyahların eserleri) de
incelenmiştir. Bütün bunlara ilave olarak konu ile ilgili yerli ve yabancı
genel mahiyetteki eserler ve tetkik eserlerden de konu takip edilmiştir.
Osmanlı
Devletinde tabiî afetler konusunun oldukça geniş bir alanı ihtiva ettiği
gerçeğinden hareketle, konu araştırılırken sadece Anadolu ele alınmıştır. Ancak
Osmanlı döneminde Anadolu’nun tabii sınırları içerisinde kabul gören, Halep,
Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Rakka gibi yerler de araştırma içerisinde
değerlendirilmiştir. Bununla birlikte İstanbul
ve çevresi özelliğine binaen araştırma dışında tutulmuştur. Bu tebliğimizde
200 yıllık bir süre içerisinde Anadolu’da meydana gelen tabiî afetler ve
bunlara karşı alınan tedbirler genel hatları ile ortaya konulacaktır. Osmanlı
devleti açısından oldukça sıkıntılı bir dönemi ihtiva eden bu dönemde meydana
gelen hadiselerin ortaya konulması, dönemin sosyo-ekonomik tarihi üzerinde de
daha ciddi analizler yapılmasına imkan verecektir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 4 Sayı: 1 |
Tarih ve Gelecek (Journal of History and Future) Uluslararası Hakemli Tarih Araştırmaları Dergisi
DRJI, ResearchBib, Acarindex, ERIH PLUS, ASOS Index, Sindex, SOBİAD, Türk Eğitim İndeksi, Open Access Library (oalib), Eurasian Scientific Journal Index, Google Scholar, Academic Keys, Journal Factor, Index Copernicus, CiteFactor, idealonline, SciLit, Road, Crosreff, Journal TOC, MAKTABA, INTERNATIONAL ISSN, CORE, PAPERITY, INGENTA, OPENAIRE