11 Eylül siyasi krizi ve 2008 ekonomik krizi sonrasında, ABD’nin sistem içerisindeki hâkimiyetinin daha fazla sorgulandığı döneme doğru geçiş yapılmış, yükselen güçlerin ortaya çıkması ile birlikte bir dizi yeni değişimler gerçekleştirmiştir. Özellikle, yükselen güçler arasında yer alan Çin’in uluslararası sistem içerisinde güçlü bir aktör olarak ortaya çıkması, süreklilik gösteren ekonomik ilerleyişi, askeri ve siyasi reformları güç dengelerinin yeniden inşa edilmesine yol açmış, güç geçişinin daha belirgin olmasını sağlamıştır. Çin’in sistem içerisindeki etki edebilme kapasitesini ve ya ikna kabiliyetlerini geliştirmesi artan bölgesel gücünün diğer devletler üzerinde nüfus edebilmesine bağlıdır. Çin’in, ASEAN, APEC, ŞİÖ, AB, BRICS ve Kuşak ve Yol girişimleri içerisinde üye statüsünü taşıyan bir ülke konumunda olması bölgesel oluşumlar içerisinde artan rolünü ortaya koymaktadır. Çin’in küresel piyasalarda artan rolü ekonomik politikaların politik güç mekanizmaları üzerinde yarattığı dönüştürücü etki incelenecek ve sistem üzerindeki değişim bu çalışma kapsamında ele alınacaktır. Uluslararası yapıda özellikle Çin’in önemli rol oynadığı bölgesel işbirliği modelleri, uluslararası örgütler aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerin politikaları üzerinde yarattığı etki ve küresel dengeler üzerindeki olası etkiler nitel ve sayısal veriler ile desteklenecektir. Çin’in ekonomik temelli girişimlerinin politik zeminde de karşılığını bulması geleceğe yönelik hegemonyanın inşasına yönelik önemli adımlar olarak değerlendirildiğinden bu çalışma gerekli görülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License