Adalet kavramının, insanlık tarihi içinde ele alındığında hem felsefi hem de pratiğe aktarılan yanlarıyla en çok tartışılan olguların başında geldiği gözlenmektedir. Modern dönemde refah devletinin ortaya çıkış sürecinde adalet olgusuyla ilgili yaklaşımların da etkisi olmuştur. Öyle ki sosyal refah denilen sistem zaten büyük oranda sosyal-ekonomik açıdan sorunların çözümünde adalet temelinde gün yüzüne çıkmıştır. Adalet kavramına ve sosyal refah düşüncesinin tarihsel gelişimine bakıldığında çok sayıda düşünürün bu konularla ilintili çalışmalarının olduğu görülür. Dolayısıyla sosyal teorinin gelişiminde önemli bir yere sahip olan sosyal bilimcilerin adalet ve sosyal refah kavramına yaklaşımları vardır. Bu noktada Rawls, Habermas ve Foucault toplumsal yapıyla ilgili konuları ve sorunları irdelerken adalet olgusuna da eğilen bir sosyal teoriyle sosyal analizlerini geliştirme yolunu seçmişlerdir. Her biri için sosyal teoriye katkılarının yanı sıra adalet ve sosyal refah olgularına bakış açılarıyla ilgili olarak yapıtlarından yola çıkarak söyleyebiliriz ki, 21. yüzyılda da sosyolojik düşüncedeki önemini korumaktadırlar. Çalışmada erken modern dönemden başlamak üzere toplumların biçimlenişinde adalet, sosyal sorunlar ve refah devletine yönelik bir eleştirel bir okuma yapılarak Rawls, Habermas ve Foucault’un yaklaşımları değerlendirilecektir. Bu bağlamda refah devletinin tarihsel olarak oraya çıkışı koşulları tartışılırken sosyal sorunlar küreselleşme sürecinin yansımalarıyla ele alınıp sosyolojik ve tarihsel bir çözümleme yapılacaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 7 Sayı: 1 |