Individuals can exercise self-control through the surveillance mechanism, which is more beneficial than punishment and its use is increasing in this context. Within this mechanism, the power, which has become the power of the eye, as Foucault puts it, only looks out for its interests and constructs reality with this perspective. Storing citizens' information is important for the flawless functioning of the system. This makes the information society and the surveillance society interdependent. Powers use panoptic devices in surveillance and obtaining information. In these devices, individuals are seen but cannot see. In line with all these, the subject of this study, in which The Capture series is discussed by comparing it with the novel 1984, is to reveal the concepts of surveillance, information, and power in the context of the series and the common discourses in the novel. From this perspective, the study aims to reveal whether the series has commonalities with the concepts discussed and the novel, and the problem is to determine how the concepts in question are handled and what commonality they have with the novel. The work is important because it presents the partnerships between a dystopian novel and a series that reveals today's technology and functioning. In the study where discourse analysis was used, it was determined that the interests and realities of the government are above everything else, and although individuals are monitored at all times, they should not even be prone to crime, that is, they should not commit not only physical crimes but also thought crimes, as in the novel. Additionally, it has been concluded that the "Big Brother" in the series and today is in a more problematic place than the "Big Brother" in the novel.
Cezalandırmadan daha faydalı olduğu ve bu bağlamda da kullanımının arttığı gözetim mekanizmasıyla, bireylerin özdenetim yapmaları sağlanmaktadır. Bu mekanizma içerisinde, Fouacault’un ifadesiyle gözün iktidarı haline gelen iktidar ise yalnızca kendi çıkarlarını gözetmekte ve gerçekliği de bu perspektifle inşa etmektedir. Sistemin kusursuz işlemesi noktasında ise yurttaşların bilgilerini depolamak önem arz etmektedir. Bu da enformasyon toplumuyla gözetim toplumunu birbirine bağımlı kılmaktadır. Gözetlemede ve enformasyon elde etmede, iktidarlar panoptik aygıtlardan faydalanmaktadır. Bu aygıtlarda bireyler görülmekte, ancak görememektedir. Tüm bunlar doğrultusunda The Capture dizisinin, 1984 romanıyla kıyaslanarak ele alındığı bu çalışmanın konusunu, dizi bağlamında gözetim, enformasyon ve iktidar kavramları ile romandaki ortak söylemleri ortaya koymak oluşturmaktadır. Bu perspektifle, dizinin ele alınan kavramlara ve romanla ortaklıklara sahip olup olmadığını ortaya koymak çalışmanın amacını, söz konusu kavramların nasıl işlendiğini ve romanla ne gibi ortaklıkların bulunduğunu tespit etmek ise problemini oluşturmaktadır. Çalışma, distopik bir romanla, günümüzün teknolojisini ve işleyişini ortaya koyan dizideki ortaklıkları sunduğundan dolayı önemlidir. Söylem analizinin kullanıldığı çalışmada, iktidarın çıkarlarının ve gerçeklerinin her şeyin üzerinde olduğu, bireylerin her an gözetlenmekle birlikte, suça meyilli dahi olmaması gerektikleri, yani romandaki gibi yalnızca fiziksel suç değil, düşünce suçunu da işlememesi gerektiği tespit edilmiştir. Ayrıca, dizideki ve günümüzdeki “Büyük Birader”in, romandaki “Büyük Birader”den daha sorunlu bir yerde durduğu sonucuna varılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 17 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 17 Sayı: 2 |