Art is a
work of selection and arrangement. As an artistic design, poetry helps people make
sense of life and the World by establishing a dialectic relationship between humans and the world. Aiming to implicate,
evoke and suggest, poetry aspires to reach invisible reality based on visible reality.
The reality in nature and reality in art are always different from each other.
Reality in art is not what is seen, but what is fictionalized. And poetry is an
art form that does not tell the truth as it is.
Art in
general and poetry in particular are an activity that contains mediation in
essence. Poetry is a game that aims at narration, but not composed of words only.
In this game, poet uses “lie” or “imagery”, an imaginary design, to implicate
“reality”. Opening the doors of association in a text to the reader, lie and imagery
go beyond the boundaries of language and present a different reality. Ancient
Greek philosophers argue that art consists of a fictitious World and imitates reality.
For instance, Plato proposes that art is an illusion while Aristo tle asserts that
art has a certain value even if it is lie.
In literary works,
“lie” and “truth” are not opposite of each other. The message intended by poet
is hidden in this dialectic relationship between lie and truth. “Lie” in poetic
texts, together with imagery as an interpretation of reality, both helps the reader
realize the truth, and hide the truth in itself. Serving to implicate and evoke
the truth, “lie” can be implicit in imagery. This study describes the dialectic
relationship between “lie and truth” in the journey “in poet’s country and around poetry” in the context of Turkish poetry.
Sanat bir seçme ve düzenleme işidir. Bir sanat tasarımı olarak şiir, insanla dünya arasında diyalektik bir ilişki kurarak insanın, yaşamı ve dünyayı anlamlandırmasını sağlar. Amacı sezdirmek, hissettirmek ve düşündürmek olan şiir, görünen gerçeklikten hareketle görünmeyen gerçekliğe ulaşmak ister. Doğadaki gerçek ile sanattaki gerçek her zaman birbirinden farklıdır. Sanattaki gerçek, görünen değil kurgulanan gerçektir. Şiir de gerçeği olduğu gibi anlatmayan bir sanat formudur.
Genel anlamda sanat özel anlamda şiir, özünde dolayım olan bir etkinliktir. Şiir, anlatımı amaçlayan ancak sözcüklerden ibaret olmayan bir oyundur. Şair, bu oyunda bir gerçeği veya gerçekliği sezdirmek için yalana veya bir hayâl tasarımı olan imgeye başvurur. Metinde okura çağrışımın kapılarını açan yalan ve imge, dilin sınırlarını aşarak farklı bir gerçekliği ortaya koyar. Eski Yunan düşünürleri sanatın itibarî âlemden ibaret olduğunu ve gerçeğin taklit edildiğini ileri sürerler. Örneğin Platon, sanatın bir göz aldanması olduğunu belirtirken; Aristo, yalan da olsa sanatın belli bir değeri olduğunu iddia eder.
Edebî metinde yalan ve gerçek birbirinin zıddı değildir. Şairin vermek istediği mesaj, yalan ile gerçek arasındaki bu diyalektik ilişkide saklıdır. Şiir metninde yalan, gerçekliğin yorumu olarak imgeyle birlikte hem okurun gerçeği kavramasını sağlayan hem de gerçeği içerisinde saklayan bir unsurdur. Şiirde gerçeği sezdirmeye ve hissettirmeye yarayan yalan, bir imgenin içerisinde saklı olabilir. Bu çalışmada şairin ülkesinde ve şiirin dolaylarında yapılan gezintide yalan-gerçek arasındaki diyalektik ilişki Türk şiiri bağlamında yorumlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Türk Dili ve Edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Ekim 2019 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2019 |
Kabul Tarihi | 24 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 18 Sayı: 4 |