Tefsir ilmi, Kur’ân’ın anlamını muhataplarına daha anlaşılır kılmayı amaçlar. Bununla birlikte tarih boyunca bazı müfessirlerin ortaya koydukları tefsir faaliyeti, Kur’ân’ın ana mesajının gizlenmesine ve kapanmasına yol açmıştır. Ardında kötü bir niyet taşımadığı ve yanlışlığı mutlak olan bir yorum barındırmadığı rahatlıkla söylenebilecek bu tefsir faaliyetleri, spekülatif yorum olarak adlandırılabilir. Spekülatif yorum; teorik ve kuramsal olarak birçok şey söylenmesine rağmen, metindeki murâd-ı ilâhîye ulaşma açısından herhangi bir fayda amaçlamayan ve gerçek hayattaki karşılığı tespit edilemeyen dayanaksız yorumları nitelemektedir. Tefsir geleneği içerisinde ortaya konulan bu tür yorumların, kısmî yararlarından bahsedilebilse de verilen emeğin karşılığının tam olarak alınamadığı hatta yorumcuyu ve muhataplarını zaman ve emek kaybına maruz bıraktığı görülür. Yâsîn sûresi 13-29. âyetlerde anlatılan Ashâbü’l-karye kıssasında; yer, zaman ve şahıslar müphem bırakılmıştır. Asırlar boyu kesin bilgiye dayanmayan rivâyet ve dirâyet unsurları kullanılarak bu konuda yapılan açıklama ve yorumlar, hem müfessirlerin tefsir faaliyetinden ne anladıklarını hem de içinde bocalanan spekülatif yorumları oldukça net bir biçimde gösteren dikkat çekici örneklerdendir. Âyetlerin zâhiri, Ahd-i Cedîd, tarihî bilgiler ve İslâmî teoloji kaynak gösterilerek yapılan bu tenkitlerin, açıklama ve yorumların; tarihsel gelişimi, tefsir mahiyetine uyumu, spekülatifleşme süreci ve buna karşı müfessirlerin ortaya koydukları alternatif çözümler araştırma konusunu oluşturmaktadır. Bu makalede bir taraftan Ashâbü’l-karye kıssasındaki müphemlerin açıklanma imkânı sorgulanırken, diğer taraftan tefsir geleneğindeki yorumlar ve nesnel nitelikleri resmedilmeye çalışılacaktır. Ortaya konulan verilerle tefsir kitaplarında yer aldığı için değerli kabul edilen ancak asıl mahiyetiyle, İlahî hitâbın muhataplarını murâd-ı ilâhîden uzaklaştıracak gereksiz tartışmalardan ve bilgi yükünden müteşekkil yorumlar hakkında farkındalık oluşturmak hedeflenmektedir. Böylelikle Kur’ân’ın ana mesajına yoğunlaşılması sağlanacaktır. Bu amaçla araştırmada sadece tefsir eserleri değil, bu mevzuyu ele alan başta kelâm ve tarih olmak üzere birçok kaynaktan yararlanılarak multidisipliner bir yaklaşım sergilenecektir. Araştırma sonucunda ulaşılan veriler şu şekildedir; 1- Ashâbü’l-karye kıssası bağlamında spekülatif yorumlar, reddiye üslûp ve usûlünün tefsirleşmesiyle oluşmuştur. Bu süreçte İbn Teymiyye (ö. 728/1328) ve İbn Kesîr (ö. 774/1373) etkin bir rol üstlenmişlerdir. 2- 19. asrın sonları ve 20. asrın başından itibaren teorik ve kuramsal olarak birçok şey söylenilmesine rağmen, gerçek hayattaki karşılığı tespit edilemeyen spekülatif yorum ve tartışmalar bırakılmıştır. Cemaleddîn Kāsımî (1866-1914) kendinden önce yapılan itirazların birçoğunun kesin bir sonuca götürmediğini rivâyet ve dirâyet unsurlarıyla ortaya koyarak bu yönelimi başlatır. Ayrıca o, nesnel bilgi ve ona dayalı yorumun değerini vurgulayarak spekülatif yorumu ortadan kaldıracak en temel düsturu da tesis eder. Müfessirler spekülatif yorumlara alternatif olarak; a) “yerleşim yerine gelen kişiler hem peygamber hem de havâridir” şeklindeki telif yolunu, b) kıssanın temsîlî bir anlatım şeklinde kabul edilmesi, c) kıssanın mübhemâtü’l-Kur’ân özelinde anlaşılması gerektiği yaklaşımını ortaya koymuşlardır. 3- Toplumsal bilincin, Antakya’da Habîb en-Neccâr’a nispet edilen kabir ve cami ile nesnel olmasa da sosyal gerçeklik adına oluşturduğu çözüm ise hicrî birinci asra kadar uzanmaktadır. Kıssanın mübhemâtü’l-Kur’ân özelinde anlaşılması gerektiği yaklaşımı, hem tefsir ilminin Kur’ân’ın anlamını muhataplarına daha anlaşılır kılma fonksiyonu hem de süregelen ihtilaflardan ve bilgi yükünden kurtulma açısından oldukça başarılıdır. Bununla birlikte diğer üç yaklaşımın ancak belli kayıtlarla kabul edilebileceği aksi takdirde sadece iki farklı rivâyete bağlı olarak oluşan spekülatif yorumlardan çok daha fazlasını bu yaklaşımların beraberinde getirdiği/getirebileceği görülmektedir. Ashâbü’l-karye kıssası hakkında yapılan yorumlar ve bunlar üzerine makalede ortaya konan tetkikler sonucunda şu genellemelere ulaşılmıştır; üzerinde büyük emekler verilerek elde edilecek nesnel bilgiler olmaksızın, bu konuda ihtimallerden hareketle daha fazla spekülatif yorumların ortaya konulması bir fayda sağlayamayacağı gibi emek ve vakit israfı olarak da görülmelidir. Hatta aktarılan bilgilerin bir kısmının yanlış olması, doğru çıkarımlar yapılmasını engellemiştir. Oysaki nesnel bilgiye ulaşılması; temel gaye, mesaj, anlam ve unsurların yanı sıra kıssa anlatımındaki en küçük bir ayrıntı üzerine bile söz söylenmesini değerli kılacaktır.
Tefsir Spekülatif Yorum Mübhemâtü’l-Kur’ân Temsîlî Anlatım Yâsîn Sûresi Ashâbü’l-Karye Antakya
The science of tafsīr aims at clarifying the meaning of the Holy Qurʾān to its addressees. Throughout the history of Qurʾānic tafsīr, some interpretations commentators made have led to a cloud of secrecy over the intended message of the holy book. Although they were carried out in good intentions and contained no piece of information absolutely wrong, such interpretations may be called speculative interpretations. They refer to baseless comments which do not serve any purpose in helping its addressees comprehend the main message of the verses (divine will) and are not grounded in real life, though they expressed a great deal both theoretically and conceptually. Although a partial benefit of such interpretations is mentioned in tafsīr tradition, their results are not on a par with the efforts made and even they lead commentators and their readers to waste a lot of time and energy. The parable of the Companions of the City (a man coming from the farthest part of the City) was narrated in the verses 13-29 in Sūrat Yāsīn, yet the location, time and persons mentioned are left vague. Using elements of transmission (riwāya) and sagacity (dirāya), many commentators have come up with many explanations and interpretations of the parable for centuries, which can be regarded as excellent examples of both their understanding of Tafsīr and speculative interpretations added into them. This study centers on explanations and interpretations of criticisms made on the basis of external appearance of verses, the New Testament, historical information and Islamic theology, their historical development, compatibility with the nature of tafsir, and the process of how such criticisms turned into speculations as well as alternative solutions to mentioned criticisms commentators came up with. In this article, the possibility of dispelling the vagueness regarding the parable of the Companions of the City will be tried and comments and their objectivity in the tafsīr tradition will be presented. This study also aims at raising an awareness of speculative interpretations, which take the attention of its addressees away from the main message of the verses (divine will). As a result of this study, it was found that; 1- In the context of the parable of the Companions of the City, what initially started as articles consisting of the refutation of some claims were later incorporated into the principles and methods of tafsīr, leading to the creation of speculative interpretations. In this process, Ibn Taymiyya (d. 728/1328) and Ibn Kathīr (d. 774/1373) assumed an important role by contributing to the process of speculative interpretations. 2- Toward the end of 19th century and starting with the beginning of the 20th century, speculative interpretations and debates were abandoned, though many comments theoretical and hypothetical were made. As a result, a new line of thinking was initiated by Jamāl al-Dīn al-Qāsimī (1866-1914) who used elements of transmission (riwāya) and sagacity (dirāya) and showed that most of the earlier criticisms did not prove anything. By stressing the value of objective information and corresponding interpretations, he also established the fundamental principle of objectivity and dismissed speculative interpretations. As alternatives to such interpretations, some commentators claimed that; a) those coming to the city should be interpreted as both messengers and disciples. b) the parable should be accepted to be of representative narration. c) the parable should be understood in terms of Qurʾānic vagueness of meaning (mubhamāt al-Qurʾān). 3- The solution put forward by public consciousness, although not objectively, in the name of social reality dates back to the 1st century of Hijra on the basis of the claim that the tomb of Habīb al-Najjār and his mosque were in Antioch. The approach to the understanding of the parable based on the Qurʾānic vagueness of meaning (mubhamāt al-Qurʾān) successfully serves the function of helping commentators convey the message of Qur’an to its addressees more effectively and spare them the trouble of dealing with long-established controversies and excessive information load. However, the other three approaches can be trusted under certain circumstances; otherwise, such approaches can lead to more speculative interpretations than those speculative interpretations made on the basis of only two riwayahs. Based on comments on the parable and the corresponding investigation, it was established that without objective information acquired after considerable effort was made, presenting speculative interpretations on the basis of possibilities will bear no fruit, which would be a great waste of effort and time.
Tafsīr Speculative İnterpretation Vagueness of Meaning Mubhamāt al-Qurʾān Representative Narration Yāsīn Aṣḥāb al-Qarya Antioch
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 1 |