Rü’yetullâh, inançla ilgili bir mesele olup ilk dönemden itibaren İslam âlimleri tarafından tartışmaya konu olmuştur. Yazar, bu çalışmada ilgili meseleyi Cehmiyye’ye nisbet ederek ele almakta ve rü’yetullâhın ahirette gerçekleşeceğini Kur’ân’dan ve sünnetten hareketle ortaya koymaya çalışmaktadır. Yazar, prensip olarak Kur’ân’da ve sünnette zikredilen sıfatların kabul edilmesi gerektiğini ve buralarda yer almayan sıfatlar hususunda tekellüfe girmenin doğru olmadığını belirtir. Bunu da aklın, Allah’ın varlığı ve sıfatlarıyla ilgili konuları idrak etmede yetersiz olmasıyla, dinî konularda taammukun yanlış olduğuyla ve ilimde rusûh sahibi olan âlimler gibi ilimlerinin bittiği yerde durmaları gerektiğiyle temellendirmeye çalışır. Zira “nasıl oldu?” sorusu, sonradan varolanlar ilgili olup ezelî varlığın keyfiyetiyle ilgili bilgi ancak O’nun tarafından bilinir.
Bölüm | MAKALELER |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 14 Sayı: 2 |
ISSN: 1309-2030 KADER Kelam Araştırmaları Dergisi