This article is focused on the theory of nature (ṭabʽ) advocated by some of the early Muʽtazilī scholars such as Muʻammar b. ʽAbbād al-Sulamī (d. 215/830), Abū Isḥāq al-Naẓẓām (d. 231/845), Abū ʽUthmān al-Jāḥiẓ (d. 255/869) and Abū al-Qāsim al-Kaʽbī (d. 319/931) and its consequences about causality and miracle. The supporters of the ṭabʽ theory argue that Allah creates all beings with innate and permanent natures and these natures determine all movements and events in universe, and that necessary causal relationships based on it prevail in the universe. But this understanding was criticized and rejected by the majority of Muslim theologians. The focal point of the criticism is God’s agency and His relationship with the universe. The acceptance of such necessary causality in the universe would make it impossible for God to intervene in nature, that is to create a miracle. So, miracles will be the work of the place where it occurs like all other acts when the concept of nature is accepted. In this case, it will not be possible to prove the omnipotence of God and belief in prophethood, which forms the basis of two principles of Islamic belief. This study deals with the dimensions of compulsory causality in the thought of naturalist Muslim theologians by addressing two questions: how the issue of miracle is grounded, and whether a divine intervention in nature of entities is possible.
Bu makalede, ilk dönem Muʽtezile âlimlerinden Muʽammer b. Abbâd es-Sülemî (ö. 215/830), Ebû İshâk İbrahim b. Seyyâr en-Nazzâm (ö. 231/845), Ebû Osman el-Câhız (ö. 255/869) ve Ebu’l-Kâsım el-Belhî el-Kaʽbî (ö. 319/931) tarafından savunulan tabʽ/tabiat teorisi ve bunun nedensellik ve mucize ile ilgili sonuçları ele alınmıştır. Tabʽ teorisini benimseyenler Allah Teâlâ’nın yarattığı tüm varlıklara sabit ve değişmez tabiatlar yerleştirdiğini, bu tabiatların onların tüm hareketlerini ve doğadaki olayları belirlediğini, evrende de buna dayalı zorunlu nedensel ilişkilerin hüküm sürdüğünü savunmaktadırlar. Fakat bu anlayış kelâmcıların çoğunluğu tarafından eleştirilmiş ve reddedilmiştir. Eleştirilerin odağında ise âlemde bu tarz zorunlu bir nedenselliğin kabul edilmesinin Allah’ın tabiata müdahale etmesini, yani mucize yaratmasını imkânsız kılacağı hususu yer almaktadır. Çünkü tabiat mefhumu kabul edildiğinde mucizelerin de diğer tüm fiiller gibi meydana geldiği mahallin tabiatının eseri olacağı ve bu durumda İslam inanç esaslarının temelini teşkil eden faal tanrı anlayışının ve nübüvvet inancının ispat edilemeyeceği düşünülmüştür. Bu çalışmada, tabiatçı kelâmcıların düşünce sisteminde zorunlu nedenselliğin boyutları, mucize konusunun nasıl temellendirildiği ve varlığın doğasına ilahi müdahalenin mümkün görülüp görülmediği konuları ele alınmıştır.
Kelam Mutezile Tab' Teorisi Nedensellik İlliyet Zorunluluk Nazzam
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 3 Şubat 2020 |
Kabul Tarihi | 23 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 18 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.