Kādî Abdülcebbâr’ın düşünce dünyası incelendiğinde bunun, Tanrı’nın insanı sorumlu kılabilmesinin imkânı üzerine kurulu olduğu anlaşılmaktadır. Eş deyişle o, teklif merkezli inşa edilen bir düşünce evreni ve düzenine sahiptir. Bu yüzden de onun usûlü’d-dîn şeklinde adlandırdığı düşüncesinin içeriğini insanın sorumlulukları oluşturmaktadır. İnsanın bu sorumlulukları ise akıl yoluyla kendisine bildirilen yükümlülükler anlamında akliyyât ve akıl tarafından tayin edilmesinin olanak dışı olmasından ötürü ancak vahyin gönderilmesiyle mesul tutulacağı hususlar mânasında nübüvvât (sem‘iyyât) olmak üzere iki temel başlık altında toplanmaktadır. Akliyyât, aklî teklif sahasını; nübüvvât ise sem‘î (şer‘î) teklif alanını tanımlar. Akliyyâtın kapsamında tevhid ile adalet ilkeleri ve bu ilkelerle bağlantılı mevzular bulunmaktadır. Teklifin bu kısmında Kādî Abdülcebbâr’ın sistemi tamamen akıl tarafından kurulmaktadır. Öyle ki akıl hem öğrenmekle mükellef olduğu ilimleri öğrenir hem de yapması gereken amelleri tespit eder. Bu nedenle Kādî’ye ait sistemde bu noktaya kadar vahye gereksinim duyulmamaktadır. Nübüvvâtın içeriğini oluşturan sem‘î teklif ise aklî teklifle yükümlü tutulan şeylerin yapılmasından sonra söz konusu olup sisteme dahil olmaktadır. Öyle ki sem‘î teklif, aklî teklifin dışında kalan ve ancak sem‘ (vahiy) vasıtasıyla bilinebilen hususlara ihtiyaç duyulduğunda gündeme gelmektedir. Adı geçen bu hususlara örnek vermek gerekirse zinanın ahlaki çöküntüye sebep olduğu bilgisi, namaz ve oruç gibi şer‘î ibadetlerle maslahatlar zikredilebilir. Kādî Abdülcebbâr’ın düşüncesinin içeriğini oluşturan söz konusu akliyyât ve nübüvvâtın (sem‘iyyât) ispat edilmesi, temellendirilmesi ve gerekçelendirilmesi amacıyla üç farklı delil türünün kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bunlar sırasıyla aklî, sem‘î ve lugavî (dil) delillerdir. Bu delillerden her birinin kendine ait, yetkili tek mercii addedildiği bir etkinlik alanı bulunmaktadır. Nitekim akliyyât bahislerinde aklî delil, şer‘iyyât meselelerinde sem‘î delil ve dil mevzularında da lugavî delil esas alınmaktadır. Bu araştırma lugavî delilin, yani dilin Kādî Abdülcebbâr’ın düşüncesinde söz sahibi kabul edildiği alanı detaylandırıp kapsamlı hale getirmeyi hedeflemektedir. Eş deyişle bu makalede telif edici rol oynayan etken, dilin bir istidlâl yöntemi olarak Kādî Abdülcebbâr’ın düşüncesindeki yerinin ve etki sahasının ne ölçüde olduğu sorusunun en yalın cevapla açıklanıp ortaya konulmasıdır.
The thought system of Qâdî ‘Abd al-Jabbâr, who is a productive intellectual worker in the Mu‘tazilî school, is established on the contingency (imkân) of obligation (taklîf) of the God upon people. In other words he has a universe and order of thought which is built around the term obligation. Therefore, the content of Qâdî’s aforementioned thought which has a very significant place in Mu‘tazilî thought is constituted of responsbilities of human beings. These responsibilities of the human beings are gathered under the title of rational ones (aqliyyât) in terms of being held responsible by reason and the title sem‘iyyât which covers the things that fall under the category of responsibilities that can be only known by revelation (wahy) due to the imposibility of being assigned by the sole reason. In short, aqliyyât corrresponds to the rational field of obligation whereas se‘miyyât corresponds to the legal (shar’i) field of responsibility. The responsibilites under the title aqliyyât are such as tawhîd, justice, and other non-primary premises that serve as instruments for comrehending these two terms. The content of sem‘iyyât, on the other hand, is constituted of the issues that fall outside of the rational obligation (taklîf al-aqlî) and can only be known by means of sam‘ (revelation) such as the knowledge that adultry leads to moral corruption or the knowledge of juristic worships. We can observe that Qâdî ‘Abd al-Jabbâr, did make use of three different kinds of proofs in order to prove, found, and justify the aforementioned issues which lay the foundations for his thought. These are rational (aqlî), revelational (sam‘î) and linguistic (lugawi) proofs, respectively. For each of these kinds of proofs there is an idiosyncratic domain of coverage on which that kind of proof is considered as the unique authority. This research aims to elaborate the domain the only authority of which is the linguistic proofs and also aims to render it comprehensive. So to speak, the motivating factor of this research is to clarify the question of to what extent the language plays a role in Qâdî’s thought and its domain of influence in the simplest way.
Kalām Mu‘tazila Qâdî ‘Abd al-Jabbâr Thought Language Reason Obligation
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ocak 2022 |
Kabul Tarihi | 18 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 20 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.