It is widely accepted and historically correct that the history of the autonomous development of social sciences is explained with reference to the development modern natural sciences. But discussing the essential justifications of this self-contained statement contains a metaphysical burden for each discipline and expects to be shoulder. In the absence of this controversy, it results in the lack of understanding of the expansion that has arisen against human agency (or constriction in terms of human agency) since Aristotle especially the beginning of modern natural science. In this case only a intituition remains. Indeed, this intuition is what is felt in Marx's alienation, Weber's iron cage, Simmel's the tragedy of culture, and Lukacs's reification. In this study, the special place of Simmel’s sociology in the story of this constriction that is explained by Simmel as tragedy of culture will be examined. In other words, the metaphysical result expressed in the title of the study will not be discussed, but will only be pointed at it: Simmel sociology criticise this story of constriction but it is within this story.
Simmel human agency relation interaction metropolis the tragedy of culture
Sosyal bilimlerin özerk gelişim öyküsünü, genel olarak modern bilimlerinin gelişim öyküsüne referansla açıklamak yaygın kabul görmektedir ve tarihsel açıdan doğrudur. Fakat kendinden menkul bu açıklamanın asli gerekçelerini tartışmak, her bir disiplin açısından metafizik bir yük içermekte ve omuzlanmayı beklemektedir. Bu tartışmayı yürütmemek ise özelde modern doğa bilimlerinin başlangıcından, genelde Aristoteles’ten bu yana insani faillik aleyhine gerçekleşmekte olan genişlemenin (ya da faillik bakımından daralmanın) sadece sezgisine sahip olmakla sonuçlanmıştır. Gerçekten de bu genişleme sosyolojide Marx’ın yabancılaşma, Weber’in demir kafes, Simmel’in kültürün trajedisi, Lukacs’ın şeyleşme kavramında hissedilen şeydir. İşte bu çalışmada, Simmel sosyolojisinin, çok güçlü ve isabetli bir şekilde nesnel tinin genişlemesi anlamında kültürün trajedisi olarak betimlediği öyküdeki kendi özgül yeri incelenecektir. Diğer bir deyişle, çalışmanın başlığında ifade edilen metafizik sonuç tartışılmayacak, yalnızca ona işaret edilecektir: bu, faillik bakımından daralan bir alanın bu Simmelci betimlemesinin daralmanın öyküsü içinde kalmasıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2019 |
Gönderilme Tarihi | 25 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 4 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
NOT: DİZİN BİLGİLERİ İÇİN LOGOLARA TIKLAYINIZ.