Endüstri Devrimi sonrası hızla değişen barınma modeli, özellikle sanayi kenti olarak dönüşen ve artık metropol olarak andığımız kentlerde, insanların yeni yaşam tarzları ve ihtiyaçları doğrultusunda geçirdikleri değişimler sonucu, lüks yüksek katlı konut binaları ile bir karşılık bulmuştur. Bu bina tipolojisi, konutlarda ‘Rezidans’ olarak adlandırılmaktadır. Bu tipoloji, ofis binalarında da kendini göstermektedir ve yoğun uygulanmasının temel sebeplerinden biri de artan nüfusa oranla kent merkezinde azalan arsa alanları ve artan arsa fiyatları sebebi ile daha küçük alanlarda daha çok yaşam veya çalışma biriminin yerleştirilebilmesidir. Özellikle sanayinin ön plana çıkması ve iş yaşantısının hayatlarımızda ön sıraya yerleşmesi/yerleştirilmesi ile konut içlerinde ihtiyaç minimalimize olmuş, fakat bu denli yoğun çalışan insan, kendini konforlu bir alanda görme ihtiyacını sürdürdüğü için ‘lüks bina’ kavramını barındıran rezidanslar, insanların ihtiyacına cevap verebilmiştir. Bu doğrultuda, bu konut tipolojisi oldukça talep görmeye başlamıştır. Yaşayış tarzımız üzerinde önemli bir değişiklik yaratan COVID-19 virüs salgınına kadar rezidans binaları ve kullanım sebepleri çoğunlukla sosyo-kültürel açılardan incelenmekteydi. Fakat salgın sonrası konut birimlerinde zorunlu ve sonrasında da tercihen eski yaşantımıza kıyasla oldukça uzun zaman geçirmemiz doğrultusunda, yaşadığımız bu konut birimleri ile daha önce etmediğimiz kadar çok temas ettik. Bunun sonucu olarak da önceden farkında olmadığımız ve ihtiyacımıza tamamen cevap aldığımızı düşündüğümüz veya tam olarak cevap vermese de fark edemediğimiz, bu konut tipolojisine ait belirgin bazı eksiklikleri fark etmeye başladık. Bu eksiklikler kullanıcı konforu üzerinde önemli etkilere sahip olarak, bireylerin psikolojilerini ve dolayısıyla davranışlarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu doğrultuda, genel bir analiz yapılabilmesi amacıyla rezidans binalarında konut için konfor analizini içeren bir anket hazırlayarak İstanbul içinde rezidansta yaşayan sakinlere ulaşılmaya çalışıldı. Anket sonuçları bazı yargılara varılabilecek şekilde belirgin sonuçlar verdi fakat 3 adet tip rezidans planı ile bu sonuçlar tekrar analiz edildi. Özetle, özellikle pandemi sebebi ile değişen algı doğrultusunda kullanıcı konforunu sağlayabilmek amacıyla, rezidans binalarının bireylerin dış mekan temas ihtiyacını karşılamaya yönelik geliştirilmesi ve iç mekan plan organizasyonunda değişiklikler yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır.
The rapidly changing housing model after the Industrial Revolution has found a response with luxury high-rise residential buildings as a result of the changes people have gone through in line with their new lifestyles and needs, especially in cities that have transformed into an industrial city and we now call metropolis. This building typology is called 'Residence (Rezidans)' in residence. This typology also manifests itself in office buildings, and one of the main reasons for its intensive application is that more living or working units can be placed in smaller areas due to decreasing land areas and increasing land prices in the city center compared to the increasing population. Especially with the prominence of the industry and the establishment / placement of business life in the forefront of our lives, the need in the houses has been minimal, but the residences, which include the concept of 'luxury building', have been able to meet the needs of people, as such intensive working people continue to need to see themselves in a comfortable space. In this direction, this housing typology has become highly demanded. Until the COVID-19 virus epidemic, which created a significant change in our lifestyle, residence buildings and their reasons for use were mostly studied from socio-cultural perspectives. However, after the epidemic, we had more contact with these housing units than we have ever had before, in line with the fact that we spend a lot of time in the housing units, preferably more than our previous life. As a result, we started to notice some obvious deficiencies in this housing typology, which we were not aware of before and thought that we were fully responded to our needs, or that we could not realize even if it did not fully respond. These deficiencies have significant effects on the user comfort, psychology and hence can influence negatively the behavior of individuals. In this direction, in order to make a general analysis, it was tried to reach residents living in residence in Istanbul by preparing a questionnaire including comfort analysis for residence in residence buildings. The results of the questionnaire gave clear results from which some judgments could be reached, but these results were re-analyzed with 3 types of residence plans. In summary, especially due to the the changing perception in line with the pandemic, it has been revealed that residence buildings should be developed to meet the outdoor contact needs of individuals and changes should be made especially in the interior space plan organization.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
International Refereed and Indexed Journal of Urban Culture and Management | Kent Kültürü ve Yönetimi Uluslararası Hakemli İndeksli Dergi
Bilgi, İletişim, Kültür, Sanat ve Medya Hizmetleri (ICAM Network) www.icamnetwork.net
Executive Office: Ahmet Emin Fidan Culture and Research Center, Evkaf Neigh. No: 34 Fatsa Ordu
Tel: +90452 310 20 30 Faks: +90452 310 20 30 | E-Mail: (int): info@icamnetwork.net | (TR) bilgi@icamnetwork.net